Cyberpunk Edgerunners İnceleme | Maybe I Don't Wanna Stay at Your House?


Öncelikle baştan belirteyim ben bir anime gurusu değilim. Anime gurusu olmadığım gibi bu inceleme de bir anime incelemesi pek olmayacak. Doğal olarak benden dublaj nasıl olmuş, animasyon kalitesi nasıl gibi şeyleri çok yüzeysel bir şekilde duyacaksınız. Uyarımı yaptım, girişi yapıyorum.

Hayatında 2 tane anime izlemiş biri olarak animelere pek aşina olduğumu söyleyemem. Hayır sevmediğimden değil sadece vakit ayıramıyorum. Özellikle insanların öve öve bitiremediği çoğu animenin 100'lerce hatta 1000'lerce bölümü olduğunu görünce hemen oradan ayrılıyorum. Bu yüzden aslında bu kulliyata soğuğum denebilir. İşte tam bu yüzden Netflix'in anime oyun uyarlamaları ile geç tanıştım. Netflix'in yaptığı çoğu içeriği tartışsak da bence oyun uyarlaması animeleri çok iyi yaptıkları su götürmez bir gerçek. Castlevenia, Witcher ve Tekken bunlardan sadece bir kaçı. Hal böyle olunca oyun çıkmadan duyurulan Edgerunners için de heyecanlanmadım desem yalan olur. Günümüze gelirsek Cyberpunk 2077 fena bir şekilde patladı ve bu süreçte kimse animeyi pek umursamadı. Ben bile son yapılan Night City Wire etkinliğinde bu animeden tekrardan haberdar oldum. Günün sonunda Cyberpunk 2077 patlamıştı ama anime? Ya o da patlarsa? Kafamda deli sorular dönerken anime çıktı ve övgülere boğuldu. E hal böyle olunca ben de ister istemez bu anime için tekrardan bir heyecan beslemeye başladım fakat keşke bunu yapmasaymışım. Gelin neden böyle düşündüğümü anlatayım. 


Cyberpunk Edgerunners, 2076 yılında geçiyor. David, hayatından sıkılmış ve Arasaka'nın pahalı okulunda eğitim görüp, sık sık zorbalığa uğrayan bir çocuktur. Bu çöplük gibi şehirde annesi ile Night City'nin ücra bir köşesinde yoksul bir şekilde yaşamı sürerken bir gün okul çıkışında annesinin yanında ölmesiyle hayatı bir anda tepe taklak olur. David ne yapacağını bilemez bu yüzden polis olan annesinin bir siber saykodan çaldığı sandevistan adlı cihazı kendine takarak Night City'de Edgerunner olma yolunda ilerler. 

Hikayeyi başta çok sevsem de sonlara doğru yaptığı seçimler ile beni kendinden soğuttu. Hayır, Edgerunners'ın hikayesi kötü değil ama insanların öve öve bitirmesine anlam veremiyorum. Öncelikle konsept güzel. Birbiri ile alakası olmayan insanların bir amaç uğruna gelmesi konseptini gerçekten çok severim bu yüzden Edgerunners'ı da bu konuda sevdim ama konsept güzel olsa da işleyiş pek iyi değil. Öncelikle bu Netflix'in yaptığı bir iş olduğu için sorarım sizlere ey yapımcılar. Bu acele neden? 10 bölümlük bir anime olmasına rağmen ilk 3 bölüm gerçekten yavaş ve tadında ilerliyordu fakat bir anda Edgerunners gaza basıyor ve her bölüm ile birlikte ay ay atlamaya başlıyor ve işte anime tam olarak beni orada kaybetti. Mesela yavaş yavaş gitse David'in psikolojisinin ne kadar yavaşça bozulduğunu olayların nasıl onu etkilediğini daha iyi görebiliriz ama bunun yerine dizide bunu sadece birkaç saniyelik geçişler ile görüyoruz. E hal böyle olunca ne o karakterler ile ilişki kurabiliyorsunuz ne de olan biteni umursayabiliyorsunuz. Garip bir seçim olmuş ve beğendiğimi pek söyleyemem. Hikaye konusunda gerçekten beğendiğim ve hikayeye kötü dememe engel olan kısım final olabilir. Final şahane olmuş. Çok anime izlemediğim için "Abartma sen de" diyebilirsiniz ama nedense beni etkilemeyi başardı. Bunun sebebi de karakterler. 




Hikayeyi genel olarak gömmüş olabilirim ama bu diziyi katlanabilir yapan yegane şey kesinlikle karakterleri. Özellikle bazı ana kadro üyeleri yani David, Lucy, Glorio, Maine, Rebecca ve Kiwi'nin amaçlarını, hayat görüşlerini dizi izleyiciye çok iyi aktarıyor. Tabii ki bazı karakterleri kısa süresi yüzünden hem pek göremiyoruz hem de anlamıyoruz ama bu pek sıkıntı değil. Zaten büyük grupların olduğu dizi ve filmlerde bu hep bir sorundur. Düşman karakterlerden beklentim daha fazlaydı ama işlerini yerine iyi bir şekilde getiriyorlar. Sadece ana kadro bu kadar iyi olunca dizideki diğer karakterlerden de aynısını bekliyorsunuz ama bu pek gerçekleşmiyor.
 



Animenin benim için gerçekten şahlanmasına ve düşük bir puan vermeme engel olan yere gelelim: Müzikler. Müzikler tek kelime ile şahane! Cyberpunk 2077'deki radyoda bulunan müzikleri ve kendi seçtikleri müzikleri o kadar iyi bir şekilde birleştirip bize sunmuşlar ki çok mutlu oldum. Özellikle insanların habire geyiğini döndürdüğü I Really Want to Stay at Your House'u mutlaka duymuşsunuzdur. 

Son olarak seslendirmeden bahsedecek olursam. Bence yeterli olmuş. Öyle ahım şahım seslendirme sanatçıları pek yok, Giancarlo Esposito abim Faraday rolü ile önü çıkıyor o kadar. Diğer seslendirmenler ise işini gayet iyi yapmış. 

Sonuca gelecek olursam Cyberpunk Edgerunners kesinlikle kötü bir anime değil ama Netflix'in çıkardığı öbür animeler bakınca açıkçası sönük kalıyor. 

PUANIM: 3.5/5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.