Crossover #7 İnceleme | Aradığım Tat


 Küçük bir aradan sonra Crossover geri döndü. Donny Cates’in yazdığı ilk hikaye ne kadar akıcı ve güzel olsa da serinin ulaşabileceği potansiyeli yakalayamamıştı. Şimdi ise işler biraz değişti. Bir sayılığına serinin kadrosu değişiyor. Bu sefer yazar olarak Chip Zdarsky bulunmakla ve çizer olarak Phil Hester yer almakta. Zdarsky’i sevdiğimi Spider-Man mini serisinde belirtmiştim o yüzden bu sayıda ne yapacağını baya merak ediyordum. Gelin Zdarsky bizim için ne hazırlamış bakalım. 


Seride daha önceden tüm bu çizgi roman dünyasının bizim gerçekliğimize geçmesinden dolayı çizgi roman yazarlarının suçlandığı söylenmişti. Bazıları öldürülüyor, bazıları kaçırılıyor, bazıları ise kaçıp kimliğini değiştiriyordu. Zdarsky kimliğini değiştirip yeni bir hayata atılanlardan. Peki kendi yarattığı ve yazdığı bir karakter onun peşine takılırsa ne yapabilir ki? Hele bu karakter kendi egosunun bir yansıması, yani kendisiyse gerçekten kaçabilir mi?



Sayı hakkında dediklerim sizin biraz kafanızı karıştırmış olabilir ve sayının istediği de bu metalık. Zdarsky sayıda kendisini yazıyor ve öğreniyoruz ki kendisi eskiden bir çizgi romanda kendisini yazmış. Bundan dolayı o hali de gerçekliğe geçiyor. Zdarsky iki versiyonunu yazıyor ve bunları çok güzel ele almış. Asıl Zdarsky biraz daha depresifken diğeri daha havalı ve sert olmuş. Birbirileri ile etkileşimleri eğlenceli ve baya tuhaf yönlere gidebiliyor. 


Cates şimdiye dek bu konsepti büyük ve epik sunmaya çalışırken Zdarsky farklı bir yön izlemiş. Kendisi olabildiğince saçma ve bir o kadar da komik bir hale getirmeye çalışmış ki söylemem lazım baya akıllıcaydı. Bu seriden beklemediğim ama belki de istediğim bir tattı. Bunu uzatmayıp tek sayıda halletmeleri de mutlu etti çünkü bu şekilde tekte vurdu ve eğlendirdi. Sayıda neler olduğu hakkında daha fazla şey söylemek istemiyorum ama bilin ki bolca sürpriz ve eğlenceli an var. Zdarsky kendisini yazmayı gerçekten biliyor ve hiç de yapay hissettirmiyor.



Dediğim gibi sayıda çizer olarak Phil Hester bulunuyor. Çok benim sevdiğim bir stil olduğunu söyleyemem. Atmosfere yakışsa da bazı anlarda tuhaf duruyor. Çok sevebildiğimi söyleyemeyeceğim ama konu çizim olduğundan muhtemelen sevebilecek okur vardır. Dee Cunniffe’nin renklendirmesini ise sevdiğimi söylemem lazım çünkü Zdarsky’nin yaşadığı karanlık hayatı güzel ve kirli yansıtmış.


Bu sayı Crossover’ın muhtemelen en iyi sayısıydı (Önceki sayıların notlarına çok takılmayın onlar hakkında düşüncelerim hep değişiyor). Komik olan ise sayının yazarı serinin ana yazarı bile değildi. Acaba her hikayeden sonra başka bir yazar gelip bir sayı mı yazacak yoksa Zdarsky aralarda kendi hikayesini mi devam ettirecek? Sayının sonunda devam ettirilebilir hissettim ve ana hikayeye bağlanmayacaksa Zdarsky’i ileride yine görmek isterim.


Notum: 9.0

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.