Batman ile Dünya Turu!
Batman: Dünya ülkemizde 18 Eylül'de Batman Günü için basıldı ve uzun bir şekilde de tanıtmayacağım. Cilt açıklandığında sitede bu olay hakkında bir yazı yazmıştık. Bilmeyenler için ise, Batman: Dünya, 14 ülkenin bir araya geldiği ve bir sürü farklı ekibin bir sürü farklı hikaye yazdığı bir cilt. Bu yazıda her ülkenin hikayesine bakmakla beraber ülkemizde basılan haliyle alakalı yorumlarımı yapacağım. O zaman gelin bu koca cilde detaylı bir şekilde Bakalım.
Bu fikir ilk açıklandığında tuhafıma gitmişti. Batman'i genellikle Gotham kahramanı olarak görmüşüzdür ve "Dünya Kahramanı" denince aklıma ilk Superman gelmiştir. Superman veya Flash bu tarz bir hikaye için daha mantıklı hissettiriyordu ama bir yandan da Batman'in nasıl ele alınacağını merak ediyordum. Bir sürü yazara şans tanınması bu Batman Günü için güzel olmuş ve farklı bir şey yapılması da ilgimi çekti.
Küresel Şehir: Cilde büyük bir ikili ile başlıyoruz ve Amerika'yı temsil ediyorlar. Tüm hikayeler Amerika'dan çıktığından yazar Brian Azzerello, ülkeye özgü bir hikaye yazmaktansa bize cildin anlatmak istediği fikri tanıtıyor. Nasıl Batman'in bağının Gotham'dan daha fazla olması gerektiğini ve küresel bir kahraman olduğunu anlatıyor. Niye böyle bir çizgi roman çıktığını güzel anlatıyor, ne kadar tuhaf bir benzetme kullanılsa da. Yazım anlamında Azzerello'nun en iyi işi diyemeyeceğim. Yine de bu hikayeyi yukarı taşıyan şey çizim oldu. Lee Bermejo inanılmaz bir iş çıkartmış ve kendisini her gördüğümde daha da kaliteli buluyorum. Cilde hiç de fena olmayan bir başlangıç olduğunu söyleyebilirim.
Paris: İkinci hikayemiz ise Fransa'dan geliyor. Mathieu Gabella, Batman'in Paris'teki bir müzede Catwoman'ı kovalamasını anlatıyor. Gayet tatlı bir hikaye olduğunu söylemem lazım. Fransa'nın sanatsal yönü hakkında bazı diyalogların bulundurulması yanında başka karakterleri de görmek güzeldi. Biraz saçma bulabilirsiniz ama akıcı ve eğlenceli bir hikaye olmuş. Thierry Martin sayının çizimini yapmakla beraber renklendiriyor. Hikayenin tonuna gayet uygun ve bir o kadar da akıcı. Çoğunlukla siyah, beyaz ve gri renkleri kullanılmış ama başka karakterlerle birlikte kullanılan renklerin öne çıkışı ve farklı şeylerin denendiği anlar güzeldi.
Tatillerde Kapalıyız: İspanya'dan gelen hikaye ise tatlı diyebilirim. Bruce Wayne'in İspanya'ya tatile gelip vakit geçirmesini anlatıyor. Hikaye genellikle Bruce'un neler yaptığını gösteriyor ama bence potansiyeli kullanılamamış. Sayfalar çoğunlukla 9 panelden oluşarak yaptıklarını gösteriyor ama çoğunlukla Bruce yemek yiyip yan gelip yatıyor. Yüzümüze küçük gülümsemeler katan anlar bulundursa da ben biraz daha İspanya'yı göstermelerini ve biz geziyormuşuz gibi hissettirmelerini isterdim. Paco Roca hikayeyi yazmakla beraber çiziyor ve çizim baya tatlı. Gayet hoş, sessiz ve sakin bir hikaye olsa da 10 sayfalık yerlerini daha iyi kullanmalarını beklerdim.
Ianus: İtalya bu ciltteki en iyi hikayelerden bir tanesini çıkartmış. İlk okuyuşta kafanızı karıştırabilecek ama göz attıkça daha da seveceğiniz bir hikaye olacak. Allessandro Bilotta, enteresan kurgulanmış bir hikaye hazırlamış İtalya mitosunu güzel harmanlamış. Ianus adlı ilginç bir karakterle karşılaşıyoruz ve Andrea Accardi'nin lettering'i ile karakterin iki tarafı çok güzel yansıtılmış. Batman karakterini ve insanlara etkisini de bu Ianus karakteri ile çok güzel göstermiş ve kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Nicola Mari'nin çizimini çok güçlü bulmasam da hoşuma giden tarafları var. Bu ciltte bakmanız gereken hikayelerden bir tanesi.
Daha İyi Bir Yarın: Almanya'dan gelen bu hikayeyi Benjamin Von Eckartsberg yazıyor ve söylemem lazım ki çok da hoşuma gitmedi. Başlangıçta Almanya'nın halk hikayelerinden fırlama bir olayla birleşeceğini düşünüp beğenmiştim ama ulaştığı nokta biraz rahatsız etti ve yanlış hissettirdi. Ülkedense ülkedeki bazı çevresel sorunlar ele alınmış ve bu durumun biraz tuhaf bir şekilde ele alındığını düşünüyorum. Bu hikayenin çizeri ve öne çıkan parçası ise Thomas Von Kummant. Çok havalı bir stili var ve kendisini ileride farklı yerlerde ve hikayelerde görmek isterim.
Kızıl Ayin: Çekya'nın hikayesini Stephan Kopriva yazıyor ve biraz daha arada kaldığım bir iş oldu. Hikaye gayet klasik gelmekle beraber sonu birden çok hızlı bir mesaj ile bitiyor ama eğlendiğim anlar olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası bu ciltteki en düz hikaye diyebilirim. Normal bir çizgi romanda görebileceğimiz tipten bir hikaye ve bu cildi okurken istediğim pek de bu değildi. Michael Suchanek çizim ile alakalı her şeyi ele alıyor ve bu da gayet görmeye alıştığımız bir klasik bir tarz gibi geldi. Keşke daha farklı şeyler denenseymiş dediğim hikayelerden.
Benim Bat-Man'im: Bir diğer çok sevdiğim hikaye Rusya'dan geldi. Kirill Kutuzov, Egor Prutov çok tatlı bir hikaye hazırlamış. Çocukluğundan beri Batman'i tanımış bir çizeri anlatıyor ve kim ne derse desin kendi düşüncesine göre Batman'in kim olduğunu ele alıyor. Gerçeklik ile çizgi roman dünyası çok güzel birleşmiş ve sonuna geldiğinizde size bir gülümseme dokunduruyor. Natalia Zaidova ise farklı stillerin kullanıldığı bir çizim sunmuş. Birbirinden farklı Batman görünüşleri ve aydınlık renklerin kullanımı hikayeye farklı bir tat katmış. Daha çok kişisel bir hikaye olmuş.
Beşik: Gelelim herkesin en beklediği hikayeye. JBC'nin sahibi Ertan Ergil'in yazdığı ve Batman'in bir gizem için Türkiye'ye geldiği hikaye tema ile hikayeyi çok iyi harmanlıyor. Diğer hikayelerin aksine burada ülkenin tarihi, mimarisi hikayenin bir parçası oluyor ve güzel bir dedektiflik hikayesi oluşturuyor. Okura enteresan bilgiler vermekle beraber potansiyelini en iyi kullanan hikayelerden bir tanesi. Ülkenin kullanılışı, mizah ve kültürel ögelerin hepsi yerinde. Aynı zamanda diğer hikayelerin aksine başlayıp bitmektense Batman mitosuna farklı şeyler ekliyor ve keşke devam etse dediğiniz bir son yaratıyor. Ethem Onur Bilgiç'in ise hem kapağı hem de iç çizimi çok kaliteli. Ortamlar çok güzel çizilmiş ve aksiyon da çok güzel kurgulanmış. DC'de daha fazla görmek istediğim çizerlerden oldu. Dürüstçe söylüyorum bizim ülkeden olduğu için bu kadar övmüyorum. Gerçekten de kaliteli bir hikaye olduğu için övüyorum.
Şehrin Muhafızı: Bir sonraki hikayemiz ise Polonya'dan geliyor. Tomasz Kolodziejczak'ın yazdığı hikaye Bruce Wayne'in Varşova'da neden düşük suç oranının düşük olduğunu anlamaya çalışmasını gösteriyor ve bir başka tatlı hikaye başlıyor. Bruce Wayne ve Batman'in iyi bir kullanımını bulunduran kısa ve hoş bir hikaye olmuş. Piotr Kowalski'nin çizimleri ise karakterlerde çok iyi olmasa da şehrin sabah ve akşam görünüşünde fena değil. Bu ciltte çok da bir şey diyemeyeceğim hikayelerden.
Cenaze: Meksika'nın hikayesi bir başka halk öyküsünün Batman yolculuğu ile birleşmesini anlatıyor. Alberto Chimal ortalama bir iş çıkartsa da sonuca geldiğinizde Batman'in nasıl bir karakter olduğunu güzel gösteren bir hikaye çıkartmış. Rulo Valdés'in çizimi ise kesinlikle öne çıkan bir parça. Karanlık olmakla beraber şehrin ışıklarını iyi ele alıyor. Bunun yanında bir sürü havalı an bulunuyor ve Batman baya sert gösteriliyor. Korkutucu bir his verse de kesinlikle bu ciltte en sevdiğim çizimlerden. Liam Sharp'ın boya işlerine daha fazla renk eklenmiş gibi hissettirdi.
Kahramanlar Nerede?: En arada kaldığım hikaye Brezilya'dan geldi. Önemli noktalar sunmakla beraber anlatmak istediği olaylar çok ilginç. Carlos Estefan ülkesindeki sorunları belirtmekle beraber insanların her zaman bir Batman' sahip olamayacağını anlatıyor. Aslında güçlü bir konu ama daha uzun bir şekilde daha derin bir şekilde işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Pedro Mauro'nun çizimleri genel olarak sade gelse de şehrin farklı yerlerini öne çıkarttığı zaman Fabi Marques'in parlak renkleri ile baya hoş bir hal almış. Güçlü temaları olsa da daha farklı hazırlanması gerektiğini düşündüğüm bir hikaye.
Muninn: Artık sonlara gelmekle beraber bu ciltteki bir başka çok sevdiğim hikayeye geliyoruz. Güney Kore'nin hikayesi Batman'in belli bir gizemi çözmek için enteresan bir teknoloji aramasıyla başlasa da bir sürü hikayenin yönünü değiştiren olay ile hikayeyi başka noktalara taşıyor. Inpyo Jeon, klasik bir hikaye gibi başlatsa da sonunda çok farklı bir mesaj veriyor ki beni bir anlığına dondurdu. Jae-kwang Park, Kim Jung Gi'nin çizimi inanılmaz. Dinamik aksiyon, havalı kostüm ve çizimdeki değişiklikler sayıyı çok yukarı götürüyor. Batman'in "Dövüş Modu"na geçtiği bir an var ki iki sayfalığına hikaye siyah beyaz oluyor ve ne kadar havalı olduğunu anlatamam. Beklemediğim bir eklentiydi.
Batman ve Panda Girl: Çin'in hikayesini Xu Xiaodong, Lu Xiaotong yazıyor ve çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Hikaye ile ilgili çok büyük bir sorunum yok ama fazla basit ve mangamsı geldi. Bazı diyaloglar tuhaf hissettirmekle beraber konuşma baloncuklarının gereğinden fazla yer kapladığını düşünüyorum. Qiu Kun'un çizimi ise tatlı ve tasarladığı kostüm komik olsa da hoşuma gitti. Bu ciltteki biraz daha unutulabilir gelen hikayelerden ama seven çıkabilir.
Batman: Zincirleri Kır: Son hikayemiz Japonya'dan geliyor. En mangamsı hikaye buydu ve gayet de iyiydi. Okadaya Yuichi hikayenin her şeyini ele alıyor ve Japonya'da popülerleşen Batman'i anlatıyor. Polisler Batman'in kahraman gibi gözükmesini sevmiyor ve karakterin çizimlerini yapan sanatçının peşine düşüyorlar. Batman ise bu çizeri kurtarmaya çalışıyor. Gerçekten de eğlenceli bir hikaye anlatıyor ve Batman ile çizerin ilişkisi çok hoşuma gitti. Batman'in kostümü ise çok havalı. Cilde güzel bir kapanış olduğunu söyleyebilirim.
En Sevdiklerim: İtalya'dan Ianus, Rusya'dan Benim Bat-Man'im, Türkiye'den Beşik, Güney Kore'den Muninn.
Yine de bu cilt ile ilgili yapılan şeyi çok beğendim. Bir sürü farklı sanatçının bir araya gelip böyle bir iş çıkarması çok güzel ve bu yazarlarla çizerlere Batman'i ele alma şansı verilmesi inanılmaz. Her hikayenin kendine özel bir noktası var ve hepsi birbirinden farklı. Örneğin Asya tarafındaki hikayelerin hep kendilerine özel kostüm yapmaları fikrine bayıldım. Bazıları ülkelerine, bazıları hikayeye, bazıları çizime yönelmiş ve çıkan iş gerçekten havalı. Normalde antolojik hikayeleri sevmeyen ve bu cilde de ön yargıyla yaklaşan birisi olarak beklentilerimin çok üstüne çıktı. Son senelerde okuduğum en iyi antolojik hikayelerden oluşan cilt oldu.
Baskı: Burada kısaca JBC'nin ülkemizde bastığı sert kapaklı ve gayet havalı duran ciltten bahsetmek isterim. Daha uzun olan bu cilt her şeyi önünüze daha güzel serse de bir tane sevdiğim bir tane de sevmediğim bir olay var. Sanırsam ülkemizdeki baskıya özel olarak Ethem Onur Bilgiç'in eskizleri ve dizaynları koyulmuş ki çok hoş duruyor. Her ülkede böyle özel bir durum var mı bilmiyorum ama bu eklenti güzel. Sevmediğim bir nokta ise yazar ve çizer tanıtım sayfalarında. İngilizce versiyonunda bu sayfaların arka planı daha karanlık ve beyaz tanıtım yazıları gayet okunabilir ama ülkemizdeki halinde bu sayfaların arka planı daha açık olmuş. Bundan dolayı beyaz yazıları çok zor okuyorsunuz. Benim baskıyla mı alakalı bilmiyorum ama biraz tadımı kaçıran bir nokta oldu.
Sonuca gelirsek Batman: Dünya, son zamanlarda okuduğum en farklı ve sağlam işlerden. Ülkemizin de bu olaya dahil olması çok iyi ve umarım DC veya Marvel'dan daha fazla bu tarz işler görürüz. Şansınız varsa kesinlikle alıp okuyun. Sadece ülkemizin hikayesine bakıp geçmeyin ve diğer hikayelere de göz atın çünkü arada gerçekten beğenebileceğiniz şeyler var.
Hiç yorum yok: