Spider-Man: No Way Home Spoiler Dolu İnceleme!


 MCU’nun 2021’de sinemadaki macerasına son verecek eklentisi Spider-Man: No Way Home sonunda çıktı. Bolca söylenti, sızıntı ve beklentinin ardından film çıktı, izledik ve buraya konuşmaya geldik. Bu filmi spoilersız şekilde konuşmanın inanılmaz sıkıcı olduğunu düşündüğümden biraz bekleyip spoilerlı şekilde konuşmaya karar verdim. O yüzden izlemeyenler veya spoiler istemeyenler buradan sonra devam etmesin çünkü film hakkında detaylı şekilde konuşmaya geçeceğiz. 


Eğer devam ediyorsanız muhtemelen filmi izlemişsinizdir bu yüzden hikayeyi özetlemeyeceğim ve direkt filmi sevdiğimi söyleyerek başlayacağım. Belki de çıkmış en iyi live action Spider-Man filmi olabilir ama kesinlikle bu üçlemenin en iyisiydi. Bunun sebebi birazdan detaylıca konuşacağımız fan servisler değil ama bu fan servisleri başarılı bir şekilde hikayenin içine katıp gerçekten güçlü bir kurgu oluşturabilmesi oldu. 



Fan servisler ilginç bir konudur. Kullanımının arkasında birçok sebep vardır ama o anlık sevindiricilik çok hızlı şekilde tadını kaybettirebilir. Avengers: Endgame, 10 yıllık bir süreci güçlü bir şekilde sonlandırarak hayranların istediği şeyleri fan servis niyetine sunmuştu ve hikayeye katarak bundan zevk almıştık. Geçtiğimiz haftalarda çıkan Ghostbusters: Afterlife ise fan servisi direkt nostalji hissi veren şeyi alıp ekrana yapıştırmasıyla veriyordu. Film bunu yaptığı için izleyicinin direkt sevmesi bekleniyordu. Seven oldu, ben onlardan biri değildim. Nostalji adına nostalji son zamanlarda çok sıkıldığım bir durumdu. Şimdi konudan çok sapmak istemediğim için Spider-Man’e gelelim. 



No Way Home, 20 senelik geçmiş barındıran karakterleri ve evrenleri tek bir filme sokan bir yapım. Nostalji faktörü burada tabii ki çok iyi rol oynuyor. Tobey’nin gelmesi ve Alfred Molina’nın Doc Ock’u ile etkileşimde bulunması bizi tabii ki çok mutlu ediyor ama film bundan daha fazlasını başarıyor. Tüm bu nostaljik etmenleri hikayeye çok güzel yediriyor ve Peter Parker için gerçekten önemli bir olay yaratıyor. 


Burada ilk düşmanlardan bahsedebiliriz. Filmde eski Spider-Man yapımlarından 5 düşman bulunuyor ve hepsi bir amaca hizmet ediyor. O da Spider-Man’in ahlaki değerlerini öne çıkarmak. Bu tabii ki ilk kez yapılmış bir durum dahil, hatta bu seride bile ilk kez değil. Homecoming’de Vulture ne kadar Peter’ın sırrını bilse de Spider-Man, Vulture’ı kurtarmıştı ve o noktada karakterin taşıdığı anlamı çok güzel göstermişti. Burada ise bu nokta daha da genişletilerek eski düşmanlara ikinci bir şans verme ve yardım etmeye getirilmiş, sonucu ne olursa olsun. 



Bu düşmanlar sadece nostaljik duygumuzu kabartmak ve Spider-Man tarafından pataklanmak için getirilmemiş. Karakterler Peter’ı ve hikayeyi tamamen etkiliyor. Burada Green Goblin kesinlikle öne çıkıyor. Williem Dafoe’nun muhteşem şekilde canlandırdığı karakter Peter’ı sınırlara sürüklüyor ve sanırsam bu üçlemedeki en sert kavgayı veriyor. Bu Peter’ı gerçekten bu kadar sert bir aksiyonda görmemiştik ve bu sahne kesinlikle favorilerimdendi. Aynı zamanda arkasından gelen Aunt May ölümü karakteri ve hikayeyi tamamen değiştiriyor. Sandman veya Lizard hakkında aynı şeyleri diyemem ama en azından Goblin çok doğru bir şekilde kullanılmış.


Aunt May ölümünün işlenişi ise baya iyi hazırlanmıştı ve izleyenler için doğru duygusallığı sağlıyordu. Güç ve sorumluluk cümlesinin sonunda geçmesi birçok hayranı mutlu etmekle birlikte o an duymamız gereken bir şeydi. Daha sonra detaylıca gireceğim ama bu filmin MCU Spider-Man’i hakkındaki sevilmeyen her şeyi düzeltişinin örneklerinden bir tanesi. 



Gelelim diğer Spider-Manler mevzusuna. Evet, sonunda geldiler, şaşırmadık ama mutlu olduk. Beni mutlu edense etkileşimleri ve hikayeye etkileri oldu yine. Yine sadece bizi mutlu etmek için değil ama aynı zamanda bizim Peter’a bir ders vermek için hikayeye dahil oluyorlar. Tobey’nin aralarında biraz sade kaldığını düşünüyorum yine de. Andrew nasıl olduysa aralarında en sevdiğim oldu. Kendisinin isteyerek geldiği belli ve enerjisi çok iyi. Filmlerinden kalan kendi hikayesini de getirmesi de çok güzel olmuş. MJ’yi kurtarışı çok güzel bir andı ve karakterin yolculuğunu da tamamlıyordu. Üçünün kimyası ise inanılmaz. Diyalogları ve aralarındaki etkileşimler hem eğlenceli hem de havalı olabiliyor. Daha iyi ve yerinde kullanılamazlardı bence. 


Filmin en sevdiğim noktası ise sonu olabilir. One More Day’imsi bir final ile temiz bir sayfa açmaları hoşuma gitti. Spider-Man artık üçüncü filmi ile o kadar büyük bir noktaya geldi ki tekrardan sokak seviyesine inmek zordu ve bunu en mantıklı şekilde çözmüşler. Bununla birlikte acı ve tatlı bir son yapmışlar. Tanıdığımız ve sevdiğimiz yan karakterleri (sanırsam) geride bırakmak,  Peter’ı sefil bir apartman dairesine atmak, el yapımı ve baya iyi duran bir kostüm yapmak… Spider-Man’i yeni bir döneme sokmak için gereken her şey yapılmış. MCU’daki Peter’ı sevmeyenler artık ne der bilmiyorum çünkü bu film her şeyi düzeltmekle kalmayıp daha fazlasını veriyor. Spider-Man’i Spider-Man yapan her şeyi tam anlamıyla gösteriyor ve bu Peter’ı artık bir bütüne ulaştırıyor. 



Mezar sahnesi hakkında hemen burada çok kısaca konuşacağım ve artık öylesine bahsetmek istediğim kısımlara geçeceğim. May’in mezarlığında Peter ve Happy’nin etkileşimi çok güzeldi. Bir nevi aynı kişileri kaybetmiş karakterler ve bu durumdaki diyalogları çok hoşuma gitti. Happy’nin de sanırım MCU’daki son filmi budur diye tahmin ediyorum ve ilk filmden beri bulunan bir karakter bu filmde çok iyi bir hale gelmiş. 


İlk olarak 10.dakikada birden filme katılan ve ardından hemen kaybolan Matt Murdock/ Daredevil’dan bahsetmek isterim. Filme çok bir şey kattığını söyleyemem ama karakteri yeniden görmek çok iyi hissettiriyor. İleride karakteri göreceğimiz yerleri ve durumları baya merak ediyorum. Az görsek de bu evrenin parçası olduğunu göstermeleri çok güzel olmuş. Bunun yanında filmin başındaki dava olaylarının biraz hızlı geçildiğini düşünüyorum ve keşke daha fazla görebilseydik dedim ama filmin ana odağı sonrası olduğundan neden kısa kestiklerini anlayabiliyorum. 



Dr. Strange’in bu filmdeki kullanımını beğendim. Kendisinin bir mentor olarak kullanılmaması Spider-Man’in tek başına ayağı yere basan bir kahraman olduğunu daha iyi gösterdi. Bunun yanında filmde de yeterli bulunduğunu düşünüyorum.


Film kendi içinde dalga geçse de tüm bu olayların gerçekten MIT’ye girememe yüzünden patlak vermesi biraz saçma geldi. Okul tabii ki de önemli ama Peter’ın arkadaşlarının hayatına zarar verişini daha farklı bir yoldan yapabilirlerdi diye düşünüyorum. Tabii ki One More Day zamanı May’in ölüm döşeğinde olması gibi bir şey beklemiyorum ama en azından okuldan daha da ciddi bir sorun bulabilirlerdi tehlikeyi göstermek için. Okul ile konuşup düzeltilebilecek bir durumdansa daha kalıcı bir hasar patlak vermesini görmek isterdim.



Aksiyon olarak film yeterli. Dediğim gibi Goblin dövüşü benim için en öne çıkan nokta oldu ama diğerleri de fena değil. Hele ki üç Spider-Man’in birbirini sallayarak aksiyona ilerlemesini görmek çok güzel hissettiriyor. Müzik anlamında da film başarılı. Güçlü parçaların bulunması yanında eski bestelerin kullanılması mutlu etti. Electro girişinde kullanılan Hans Zimmer parçası beni beklemediğim şekilde heyecanlandırdı. Tek sıkıntım Andrew’un müziğinde çünkü ikinci filmin inanılmaz iyi olan parçasındansa ilk filmdekini kullanmayı tercih etmişler. 


Gelelim yazılardan sonraki sahnelere… ilki beni baya korkuttu. Venom filmlerinden nefret eden birisi olarak Hardy’i görmek bir kabustu. Neyseki yerinde kullanmışlar ve sonunda ilerisi için minik bir yol açarak karakteri yollamışlar. Açıkçası geliş sebebi ve zamansal durumu kendi filmi ile No Way Home arasında çelişki yaratıyor ve mantıksız kalıyor. Yine de bu durum bir iki şaka ile kapandığı için çok da sinirlenmedim. 


Son sahnemiz ise Doctor Strange filminden küçük bir fragman ki ne diyeceğimi çok bilmiyorum. Bir şeyler gördük ve ilginç duruyor. Yine de gördüğümüzün ne kadarı gerçek bilemem.



Muhtemelen konuşmam gereken daha çok şey vardır ama şimdilik burada kapayalım. Ben bu filmi çok sevdim. Sadece nostalji için değil ama nostaljiyi kullanış şekli ve hikayeye entegre edişi çok güzel olmuş. Yine de filmde birkaç sıkıntım var ama kesinlikle büyük değiller ve sevdiğim parçalar diğer kısımları baya bastırıyor. Spider-Man’i ileride nasıl göreceğimizi baya merak etmekle beraber umarım bir tık yere indirirler. Sony muhtemelen ne kadar büyük bir yere çıktığını biliyordur ve daha da yukarı çıkmaktansa biraz daha Homecoming seviyesi, karakterin hayatına odaklanan ve Vulture gibi farklı düşmanlara yer veren bir proje yapmaya iner diye umuyorum. Yine de Sony bu, ne yapacaklarını tahmin edemeyiz.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.