Amazing Spider-Man #900 İnceleme | Bu Kadar Batırmazsın
900. 900! Vay be. Bu sitede 800.sayıyı. incelediğim zamanları hatırlıyorum da ondan bu yana ne kadar şey yaşandı. 100 sayı içerisinde iki büyük yazar değişimi olunca Slott’un aslında ne kadar fazla durduğunu fark ettim. İlk olarak söyleyeyim bu yazıda çok mızmızlanacağım. Bu sadece 900. sayı olduğu için beklentiye giren bir okurun öfkesi değil ama uzun zamandır güzel Spider-Man sayısı okumamış bir okurun nefreti olacak.
Her şeyden önce ana bir noktadan bahsetmek istiyorum. Bu 900. sayı. Önemli olması gerek di mi? Bir zamanlar bu tarz sayılar baya önemli olurdu, ya da ben böyle şımartılmışım. Dan Slott’a ne derseniz diyin ama kendisinin yaptığı başarılı bir şey varsa o da kaliteli bir dönem sayısı çıkarmaktır. Yazar için bu ilerlemeler önemliydi ve önemli kılmayı başarıyordu. 700. bence hala Spider-Man için yaşanmış en büyük olaylardan birini içeriyor ve çok sevdiğim Superior dönemini başlatarak her şeyi değiştiriyor. 800’de ise Slott planladığı olayları doyurucu şekilde çözümlüyor ve kendi yazarlık dönemine tatmin edici bir kapanış sundu. Spencer’ın yazdığı 850 bile dolu ve güçlü hissettiriyordu bazı anlarıyla. O zaman 900 neden bu kadar güçsüz? Neden bu kadar unutulabilir ve hiçbir şeyi değiştirmeyen bir hikaye sunuyor. Artık bu büyük sayıların bir önemi kalmadı mı yoksa her şey sizden birkaç dolar daha fazla alıp ilerideki bir sonraki büyük sayıya ulaşma taktiği mi?
Hikayemiz Peter Parker’ın doğum gününde geçiyor. Tüm ekip kutlamaya toplandı ama Spider-Man’in gerçekten kim olduğunu öğrenmeye çalışan Living Brain kalıntısı Sinister Six’in güçlerine sahip bir adaptoid ile ortama saldırır. Bu kişi sadece Spider-Man’in kim olduğunu öğrenmek istemiyor, içten içe kim olduğunu bilmek istiyor. Peter da arkadaşlarını ve yakınlarını koruyup bu kişiyi durdurmalıdır.
Bu sayının hiçbir önemi yok. 900. sayı olarak gösterilen şeyin hiçbir önemi yok. Son sayfasında bir şey oluyor ve bir tık beni mutlu ediyor ama bir önceki dönem sayılarının yanında bu inanılmaz küçük kalıyor. Bu sayıya temel atan düzgün bir olay olmamasının yanında sonuçları da yok. Bir zamanlar bu kadar büyük numaralı sayıların bir önemi, bir katkısı olurdu. Bir amaç veya vizyon göremiyorum. 900’e gelmek için Beyond dönemi ile haftalık yaptınız ama 900 için düzgün bir plan yapmadınız. Sadece insanlardan daha fazla para alabileceğiniz bir sayıyı daha önce çıkarmak istediniz. Bravo editörler, bravo.
Bu sayı aynı zamanda tüm vuruculuktan ve duygudan arındırılmış. Heyecanlandığınız veya duygusal gelen hiçbir an yok hikayede ve diğer yazarların kısa ek hikayelerinden bahsetmiyorum. Benim hedefim ana hikaye. İlk olarak MJ olmayan bir dönem sayısı, sona yem niyetine koyulan ve en küçük duygu patlamasını başarabilen bir an ve birçok karakter bulundurup hiçbir şey yapamamayı ( JJJ hakkında ne yapmak istediklerini o kadar bilmiyorlar ki artık çok az gözüküyor ) yana koymak istiyorum. Bana kişisel küfür gibi gelen bir olayı öne çıkarmak istiyorum. 100 sayı önce Flash Thompson’ı bir fedakarlık ile kaybetmiştik ve kendisi bana göre çizgi romanlardaki en iyi karakter gelişimine sahip karakterlerden biriydi. Kendisi ardından King In Black hikayesinin sonu ile geri döndü ve başlangıçta gayet gizli ve enteresandı. Bu sayıda birdenbire çıkıyor, Peter ile çok doğal bir şekilde bir panelliğine şaka yapıyor ve bitiyor olayı. 0 duygusal etkileşim, 0 açıklama. Partide kimse mi Flash nasıl döndü diye sorgulamıyor? Gerçekten güçlü olabilecek bir malzemeyi adamlar tek bir panel ile şakaya çevirdi ya ne diyeceğimi bilemiyorum.
Bu sayı bir kez daha Spider-Man kimdir sorusunu soruyor. Kimliğinin de ötesinde kimdir sorusu. Herhalde pitch odasında yazar bunu yapacağını anlatınca editörler bu yaratıcılıktan kafayı yedi. Eğer hikaye güzel olsa belki de bu klişe kısmı o kadar takmazdım ama her şey öyle bir birikti ki buna da patladım. Bir sürü kez işlenen bir konuyu bu kadar kolay ısıtarak önümüze koyamazsınız. Hele bu soru çok daha önceden çok daha kaliteli şekilde cevaplanmışsa yeniden yapmaya ne gerek var? Belki Peter’ın doğum günü diye bir kez de Peter kim diye sorabilirdiniz.
Bu sayıda sevdiğin hiçbir şey mi yok diyenler için ise rahatlıkla Sinister Six’in yazımını sevdiğimi söyleyebilirim. Adaptoid hepsinin kılığında konuşabiliyor ve her zaman kimin ağzından olduğunu tek bir vücut olsa da anlayabiliyorsunuz. O yönde güzel bir iş çıkarttığını düşünüyorum. Bunun yanında Adaptoid’i bozma yöntemleri de komik, basit ama güzeldi. Biraz daha eski Spider-Man çizgi filmi tadı verdi.
Son olarak bir de çizimden bahsetmek istiyorum. Bu serinin şimdiye kadarki en kötü yanı John Romita Jr.’ın korkunç çizimleriydi. Şanslıyız ki bu sayıyı o çizmiyor ve yerini Ed McGuinnes’e devrediyor. Baya sevdiğim bir çizer ve sayıya da yakışmış. Aksiyonu güzel sunmayı başarıyor ve Spider-Man’in hareketlerini güzelce gösteriyor. Karakterlerin yüz ifadeleri ve duyguları da gayet düzgün. Açıkçası JRJ olsa bu sayı hiç çekilemez olurdu. Çizim kesinlikle bazı anları taşıyor ve en azından aksiyonu göz atılası tutuyor.
Bu son zamanlarda okuduğum en kötü Spider-Man sayısıydı. Seri ortalamanın bir tık altı işler sunuyordu ama bu kötülük için yeni bir zirve oldu. 900.sayıyı nasıl böyle batırabilirsin Zeb Wells. O kadar sinirliyim ki bu seri artık yeni hedefim olacak. Ne kadar acı çekersem çekeyim sayıları okumaya ve konuşmaya devam edeceğim. Benden kaçamazsın Wells, benden kaçamazsın.
Notum: 3.5
Hiç yorum yok: