Batman: The Joker War Zone #1 İnceleme | 2021'e Bakış


Tynion’ın büyük Batman hikayesi Joker War sırasında geçen ara sayılar arasında ilk ve tek inceleyeceğim sayıya hoş geldiniz. Nasıl bilmiyorum ama tüm bu büyük hikayelerde hiçbir ara sayıyı önemsemem ve konuşmam, sadece ana seriye odaklanırım diyerek başlıyorum. Ardından Death Metal’de olduğu gibi ara sayılarda konuşmamı gerektirecek bir şey buluyorum. Peki neden böyle birçok hikayeden oluşan ara sayı ilgimi çeksin ki? Çünkü bu sizin bildiğiniz ara sayılardan değil.

Birçok farklı hikaye olduğu için hikayeleri olabildiğince kısa ele almaya çalıştım ama çok da başaramamışım gibi.

İlk olarak hikayelerden tek tek bahsetmeden önce sayı hakkındaki genel görüşümü bildireceğim. Tüm diyeceklerimden sonra hikayelerin ortalamasını alacağım. Asıl bu sayı için takdir ettiğim şey tam olarak bir ara sayı olmaması. Joker War zamanında geçiyor ama olan olaylar gelecek sene hikayelerde göreceğimiz bazı parçaları planlama amaçlı. Tynion’ın bir nevi seri için genel planını gösteriyor yani. Böyle bir hamle yapılarak sayıya önem kazandırılmasıyla zaten benden ortalamayı değiştirebilecek +1 puan aldı zaten. Hiçbir hikayenin tam olarak kötü olduğunu söylememekle birlikte hiçbiri öne çıkmayı da başaramıyor. Sevdiğim hikayeler var ama genel olarak belli bir kalitedeler.

| A SERIOUS HOUSE |



Sayı aslında güçlü bir hikaye ile açılış yapıyor. Hatta sayıdaki en sevdiğim hikaye desem yalan söylemem. Bu hikaye diğerleri kadar gelecek için taban hazırlamıyor ama kesinlikle City of Bane’den sonra gerekli bir sayıydı. Tamamen Tynion’ın King’i gömmesi ile alakalıydı. Nasıl Alfred’in ölümünü yazarın hiç etkileyici yapamadığını Joker’in Bane’e sözleri ile anlatıyordu. Joker’in Bane’e karşı olan hayal kırıklığı muhteşem yazılmış. Sanki benim düşüncelerimi yazar direkt geçirmiş. Böyle bir meta konuşma yapılınca da sevmemek mümkün değildi. Umuyorum ki Tynion, Bane gibi bir karakteri daha iyi ele alır.

Bu hikayenin çizeri Guillem March ve kendisini zaten Batman serisinden az çok tanıyoruz. Zamanla alıştığım çizerlerden oldu. Burada da gayet beğendim. Sanırım bu çizeri aksiyonsuz ve sadece konuşmaların bulunduğu hikayelerde daha iyi buluyorum. Yine de birkaç sayfadan oluştuğu için hikaye çok bir şeyini görmedik. Sayıya umut verici ve güzel bir başlangıç oldu.

Notum: 8.5

| FAMILY TIES |


İkinci hikayemiz ise Oscar ödüllü bir yazar olan John Ridley’den geliyor. Hikaye Joker yüzünden travma yaşayan Lucius Fox’u ve onun ailesini ele alıyor. Wayne’in tüm parası onlara aktarılıyor ve bir Joker ekibi de aileye saldırıyor. Anladığım kadarıyla bu gelecek sene çıkacak bir Batman mini serisi ile alakalı ve ilgimi çekmeyi başardı. Fox ailesinin durumlarını anlayabiliyorsunuz ve üstüne güzel aksiyon ve etkileyici anlar bulunduruyor hikaye. Bir önceki hikayeden daha kapalı hissettirmenin yanında çok daha iyi işlenecebileceğine inanıyorum. Hele ki babanın psikolojisine biraz daha girsek çok güzel olurdu. 

Yine de bu hikaye çizim alanında üzmüyor. Sayıdaki en iyi çizim demek de mümkün. Oliver Coipel’in o akıcı aksiyonu asla kafamdan çıkmıyor. Bunun yanında detaylı ifadeler ve canlı renkler de çizim kısmında güçlü olmasını sağlıyor.

Notum: 7.8

| THE SYMBOL |


Bu hikaye aslında en az umursadığım olabilir ama ne kötüydü ne de iyiydi. Joshua Williamson tarafından güzel bir yazımı ve gayet iyi bir aksiyonu vardı. Hench Master gibi ilginç bir konsept de getirmişler ama benim ana karakterler olan Spoiler ve Cassandra Cain’e çok bir bağım olduğu söylenemez. Bulunduğu serileri okudum ama hiçbir zaman umursayamadım. Bu sayıda olduğu gibi. Bundan dolayı çok ortada kalmış bir hikaye gözümde. Yine de karakterlerin fanlarını çok mutlu edecek gelişmeler bulunduğuna inanıyorum sayıda. 

David Lafuente’nin çizimi stilistlik ve gayet güzel. Parlak renklerle de birleşince gayet güzel bir izlenim veriyor. Benim çizer ile ilgili sıkıntım ise biraz anatomi ve duruşlarda bitiyor. Sanki çocuk oyuncağı gibi gözüküyor bazen karakterler. Marvel Super Hero Squad adlı tuhaf görünüşlü kahramanlar vardı ya hani, onların biraz daha uzun haline benziyorlar işte. Yine de çok büyük bir sıkıntı değildi bu.

Notum: 7.0

| ASHES OF EDEN |


Bu benim en az sevdiğim hikaye oldu. Kötü olduğu için değil ama hiçbir şey olmuyor. 90 kez gördüğümüz bir Poison Ivy hikayesine hazırlık yapılışını görüyoruz ve o kadar. Açıkçası bir süredir iyi bir kişiye dönüştürülmeye çalışılan karakteri tekrar başa döndürmeleri çok hoşuma gitmese de şimdi ellerinde olanlarla nasıl bir şey yapılacağını merak ediyorum. Poison Ivy fanları ise şimdiden baya sinirli ve sayıya aşırı düşük puanlar veriyor sadece bu hikayeden dolayı. Dediğim gibi benim çok umrumda olmadı o yüzden umursayamayacağım. 

Çizim fena değil. Laura Braga’nın çok öne çıkan bir olayı yok o yüzden ne diyeceğimi bilmiyorum. İyi? Ortalama bir hikayeye ortalama bir çizim.

Notum: 6.0

| CLOWN HUNT | 


Gelelim insanların en merak ettiği hikayeye. Clownhunter’ı en uzun gördüğümüz hikaye...ve çok da bir şeyi yok. Hala karakteri çok umursamadığımı söylemem lazım. Onu önemsememi sağlayacak bir şey yok. Havalı aksiyon ve Clownhunter’a gösterilen saygıyı gösteriyor ama bundan daha fazlası yok. Tynion’ın bu karakterle ne yapmak istediğini bilmiyorum ve o da bilmiyor olabilir. Havalılığa sahip ama çok yüzeysel kalmış. İleride geliştirmesini umuyorum.

Çizer olarak ise bu hikayede James Stokoe var ve baya detaylı sayfalar sunuyor bize. Arkaplanlar hele çok detaylı. Yine de aksiyon ve ifadelerde aşırı iyi olmadığını söylemeliyim. Biraz kirli ve dağınık bir stili var. Çok sevdiğim bir tarz değil ama hikayeye bir şekilde uyuyor.

Notum: 6.2

Ortalama (Normal bir ara sayı olmadığı için gelen +1 ile birlikte) : 7.3

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.