39. İstanbul Film Festivali I #1 Berlin Alexanderplatz

39. İstanbul Film Festivali Yazı Serisi Nedir?

39. İstanbul Film Festivali Yazı Serisi, bu sene 39.su gerçekleştirilecek olan İstanbul Film Festivali kapsamında oluşturduğumuz bir seridir. Covid-19 ile mücadele kapsamında etkinlik tarihi ertelenen 39. İstanbul Film Festivali, ilk 15 filmlik seçkisi ile 15-29 Mayıs tarihleri arasında "Çevrimiçi Film Gösterimi" ile gerçekleşecek. İKSV'nin katkılarıyla bu yılın ilk 15 filmlik seçkisini siz değerli okurlarımıza sunuyor ve detaylıca inceliyor olacağız.


Berlin Alexanderplatz

Alfred Döblin'in 1929 basımlı aynı isimli romanından uyarlanan ve Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı, Alman Film Ödülleri'nde çeşitli kategoriler için yarışması planlana Berlin Alexanderplatz, bir Alman gerilim-dram filmi. Shadada (Şehadet), Wir sin jung Wir sind stark (Biz Genciz Biz Güçlüyüz) gibi filmler ile tanınan Burhan Qurbani, filmin yönetmenliğini yaparken senaristliğini Martin Behnke üstleniyor.

Daha önce iki kez uyarlanan yapım ilk olarak 1931 yılında Phil Jutzi tarafından, senaristliğinde orijinal romanın yazarı Alfred Döblin ile beyaz perdeye uyarlanmıştı. 1980 yılında ise Yeni Almanya Sineması'nın öncü yönetmenlerinden Rainer Werner Fassbinder tarafından 14 bölümlük bir dizi ile uyarlanarak 15 buçuk saat olarak yayınlanmıştı.



Romanın üçüncü uyarlaması olma özelliğini taşıyan filmin kadrosunda Welket Bungue, Jella Haase, Albrect Abraham Schuch ve Joachim Krol gibi isimler yer alıyor. Filme Almanya ve Hollanda ev sahipliği yapıyor.

Berlin Alexanderplatz, 1929 Weimar Cumhuriyeti'nin kasvetli havasını günümüz Berlin'ine taşıyarak ırkçılık ve düşman seviyesi yüksek olduğu bir ortamda Akdeniz'i botla aşan Gine-Bissau göçmeni Francis'in yaşadıklarına 5 farklı evrede odaklanıyor.

Suç işlemeden hayatta kalamayacağının farkına varan Francis, adını Franz'a çevirerek uyuşturucu taciri psikopat arkadaşı Reinhold ile önemli işlere imza atıyor. Altın kalpli seks işçilerinden gangsterlere, mülteci işçilerden kaçakçı suçlulara kadar birçok kişi ile yakınlık kuran Francis, 5 farklı evrede-belki de bizce- farklı kişilere dönüşerek karanlık sokakta çarpmadan yürümeye, çarpsada hasar almadan ileriye ulaşmaya çalışıyor.


Dinle gökyüzü ben konuşacağım.

3 saatlik bir seyir vadeden Berlin Alexanderplatz, kafese tıkılmış bir kuşun zincirlenmiş iki ruhu adeta. Francis'in Franz oluşu, insanlığa duyduğu özlemi, derinliklerindeki "makul insan" olma isteği aslında onu derinden yaralıyor. Kenara itilmiş ve sürekli kaçmak zorunda kalmış bir birey olarak üzerinde bir de ırkçılığın dehşet boyutlarına maruz kalarak "var olmaktan" sayılmamak, yaşamayı öğrenmek zorunda kalmak ve daha fazlasını istemek. İşte Berlin Alexanderplatz bu.

Francis'in 5 farklı kere yeniden ayağa kalkışına şahit oluyoruz. Almanya'nın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik sorunlar, işsizlik, açlık, çaresiz kalan insanların faşizme sığınması gibi konular Francis-Franz ikilisi üzerinden işleniyor. Romanda kullanıldığı bilinen monolog tekniği, konuşanan birinci kişi mi üçüncü kişi mi oluşunu bilememe hali, film içerisinde de anlatıcı-karakter etrafında şekillenerek çok başarılı bir şekilde kullanılıyor.



Sevginin her sorun için ilaç olduğunu düşünen henüz kirlenmemiş ve kirlenmekten korkan bir kalbin, üzerine gelen yaşam karşısındaki mücadelesi her evrede sizi yeniden şaşırtarak etkilemeyi başarıyor.

Hikaye içerisinde birçok ırkçı söylem ve bakış açısının yanı sıra psikolojik ve mitolojik unsurlar mevcut. Karakterlerin-neredeyse tanıtılan her karakterin- bir var olan ve olgunlaşan iki farklı haline tanık oluyorsunuz. Kişilerin tanınan halleri sürekli değişiklik gösterebiliyor ve sizde olayları bu sekteye uğrayan anlara göre yeniden değerlendirmeye alıyorsunuz. Mitolojik açıdan ise Minotor ve Büyük Babil tasvirleri hikaye içerisinde yer alıyor. 

Kullanılan renk paletinin çekiciliği dışında araya serpiştirilen nefes ve gırtlak müzikleri, yapımın çekiciliğini artırarak kaybolabilecek olan dikkati tekrar üzerine toplamayı başarıyor.

Berlin Alexanderplatz, size karanlık bir sokakta nasıl yürüyebileceğinizin dışında, belki tökezleyeceğiniz anlarda ya da çarpacak olduğunuz ağaçlara daha dikkatli bakmanızı öğreterek sokak lambasında tüten ışığa ulaşmanızı sağlıyor.




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.