Batman/Fortnite: Zero Point İnceleme | DC'den Victory Royale!


 Dürüst olacağım, bu seri ilk açıklandığında ne okuyacağımı ne de inceleyeceğimi aklımdan bile geçirmemiştim. Burada DC’nin en çok satan karakteri ile günümüzün en büyük oyunlarından bir tanesinin birleştiği bir seriden bahsediyoruz. Ne kadar iyi olabilirdi ki? Açıkçası Fortnite ile çok da ilgilenmeyen birisi olarak seri açıklandığında içimde nedenini anlayamadığım bir öfke tutuşmuştu. Marvel kendisini oyuna eklerken burada daha sevdiğim bir mecra olan çizgi romanlara Fortnite geldiği için mi kuduruyordum? Bu çocuk oyununun muhtemelen iyi satacak ve dükkanlara yardımcı olacak sayılar çıkarmasına neden öfkelenecektim ki? Sadece bu öfkenin cevabını bulmak için seriyi okumaya başladım ve söylemem lazım ki pozitif bir şaşkınlık içindeyim. 


Klasik bir Gotham akşamında Batman her zamanki gibi şehri korurken aniden bir portal belirir. Bu portalı anlamaya çalışan Batman ise gizemli bir güç tarafından içeri atılır ve birden konuşamadığı, geçmişini hatırlamadığı Fortnite adasında bulur kendisini. Hafızasını temiz tutmaya çalışan Batman, bu adadan kurtulmaya çalışırken bir yandan da tanıdıklar ile bu oyunun gizemini çözmeye çalışır. 



Yukarıdaki yazdıklarımdan hikayenin gayet basit olduğunu anlamışsınızdır. Hikaye baya baya “Batman ya Fortnite oyununda olsaydı?” düşüncesi ile başlıyor ki söylemem lazım bu kısımlar favorimdi. Bu 6 sayılık serinin ilk yarısı bolca aksiyon ve havalı an içererek eğlenceli bir hikaye yaratıyor. Okurken gerçekten heyecanlanıyor ve eğleniyordum. Hatta 2.sayıda uzun zamandır yapılmış en iyi Batman/Catwoman ilişkisi yapılmış ve bir diyalog bile kullanılmamış. 3.sayı ise sürpriz bir karakter ile baya heyecanlı bir aksiyon sunmuş. Christos Cage ve Donald Mustard gerçekten de okuru bu çılgın dünyanın içine çekmeyi başarıyor ve gayet kaliteli üç sayı sunuyor.


Gelelim serinin ikinci yarısına ki burada yön baya değişiyor. Oyunun kendisindense arkasındaki kişileri ve gizemleri ele almaya başlıyor. Bu kısımların kötü olduğunu söyleyemem hatta olabildiğince anlaşılır yapılmaya çalışılmış ama bir Fortnite takipçisi olamayan birisi olarak bazı anlarda baya sıkıldığımı söylemem lazım. Sanki ilk üç sayı bir yemmiş de beni gerçekten kandırmayı başarmışlar diye düşündüm. Birdenbire hikaye birkaç sayfa içinde çözülen dramatik aksiyon ve nerelere gittiğini anlamadığım sorular atmaya başlıyor. Hala sevdiğim anların bulunduğunu söylemem lazım ama ikinci kısım Fortniteseverlerin daha anlayabileceği ve hoşuna gidebileceği bir yer gibi duruyor. Bir de hemen spoiler vermeden kısa bir şey demek istiyorum. Sonu gerçekten sinirimi bozdu ve kurtulduğumu zannettiğim bir karakteri görmemle beni parçaladı. 



Tüm seriyi Reilly Brown çiziyor ki kendisi gayet stabil bir iş sunmuş. Çığır açıcı veya yenilikçi diyemem ama dinamik anlar sunabilmekle beraber güzel anlar yaratıyor. Ayrıca tüm bu karakterlerin bir arada çizilmesi baya komik ve tatlı. Kapak çizeri olarak ise Mikel Janin yem olarak kullanılsa da kendisi gayet kaliteli bir iş çıkartmış. Kapaklardaki en büyük sıkıntım her sayıda logonun kocaman bir şekilde kapağı kaplaması. Kısacası çizim departmanı bu seviyede bir seri için hiç fena değil ve kendisine verilen görevi iyi yapıyor. 


Dediğim gibi Batman/Fortnite hiç de fena bir seri değil. İlk üç sayısı, favorim üçüncü sayı, baya güçlü olsa da ikinci yarısı biraz düşüşe geçiyor. Yine de sevilebilecek kısımlar bulunduruyor. Muhtemelen Fortnite hayranları kodlar için sayıların peşine düşmüştür bile ama hikayeyi de seveceklerine eminim. Fortnite’tan tiksinenlere ise tavsiyem biraz ön yargılarını kısıp göz atmaları. Seri yeni ve genç kitleleri çekerken olabildiğince genel çizgi roman okuruna uygun yapılmaya çalışılmış. Serinin bağlanacağı noktayı korkuyla merak etmekle beraber tüm bu olayların arkasındaki gizem ilgimi çekmedi desem yalan olur. Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama Batman ile Fortnite’ı birleştiren bu seri fena değildi.


Notum: 7.0

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.