Infinite Frontier #2 İnceleme | Seni Yanlış Anlamışım
Daha üzerinden çok zaman geçmese de yeni bir Infinite Frontier sayısı ile beraberiz. Kendini başta event olarak tanımlayan seri ilk sayısı ile ortalama bir başlangıç yapmayı başarmıştı. Ne kadar ilginç noktalar atsa da dağınık hissettirmişti. Bundan dolayı bu serinin ne olduğu hakkındaki düşüncelerim karışmaya başlamıştı. Gerçekten de bir event miydi yoksa düşündüğümden daha farklı bir seri mi bu? Bu sayıda bu biraz daha ortaya çıkmaya başladı.
Geçtiğimiz incelemede ana noktalardan bahsetmiştim o yüzden olayların başlangıcını merak ediyorsanız o yazıya bakmanızı tavsiye ederim. Bu sayıda 4 olay dönmekte. D.E.O ajanı Chase diğer evrenlerden gelen karakterleri ve bizim ana evrendeki gizemli olayları araştırırken Flashpoint Batman ile Başkan Superman maceralarına devam ediyor. Bu sırada Alan Scott ile oğlu, kızını aramak için yola koyuluyor. Son olarak ise ölümden dönmüş Roy Harper, siyah lantern yüzüğü ile ne yapması gerektiğini öğrenmeye çalışıyor.
Sayı açıklamamdan da anlayacağınız üzere yine bir sürü olay dönüyor ama ilk sayıdan daha odaklı hissettiriyor. Artık hikayelere biraz daha girdiğimizden kafanız o kadar da karışmıyor. Yine de bu olayların nereye gittiği veya nasıl bağlanacağı hakkında bir fikrim yok. Her kısım iyi yazılsa da hepsinin ilgimi çektiğini söyleyemem. Açıkçası Roy Harper olayları en ilginç ve en havalı hissettiren kısım. Onun dışındakileri çok umursadığımı söyleyemeyeceğim. Mesela Alan Scott hikayesi hiç ilgimi çekmiyor. Yine de eğlenceli ve havalı olaylar dönüyor. Aynı zamanda Crisis hikayelerin vazgeçilmezi bir olay da sonda yaşanıyor.
Dediğim gibi ilk sayıdan sonra bunun bir event olup olmadığı hakkında bir düşünceye girmiştim ki sanırsam değil. Tüm bu hikayelerin kopuk kopuk ilerlemesinden dolayı sanki bunlar planlanıp bir yere bağlanacak farklı serilermiş de çok satmaz diye tek bir seriye koymuşlar gibi hissettiriyor. Açıkçası bu mantıklı geliyor ve event gibi gösterilmesi de insanların alması için iyi bir pazarlama. Yine de bu event gibi hissettirmediği için öyle değerlendirmemem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Bir eventtense normal bir seri gibi konuşacağım ve söylemem gerekiyor ki bu seri dağınık geliyor.
Çizimlerde ise bir sıkıntım var. Daha ikinci sayıdayız ve şimdiden 3 çizerimiz var. Bu tarz durumlardan hoşnut olmadığımı söylemiştim. Eğer bir seri yazar ve şirket için önemliyse o zaman ekip olarak sabit kalmalı. Bundan dolayı Batman'in Ghost-Maker hikayesi beni çok rahatsız etmişti. Bu sayıda Xermanico, Jess Merino, Paul Pelletier bulunuyor ki hiçbiri kötü değil. Sadece ortalardaki Flashpoint Batman kısımları diğerlerinden çok daha önde. Sanırsam oraları Xermanico çiziyor. Umarım ileriki sayılarda bu olay düzelir çünkü sayı ortası çizer değişimleri sinirimi bozuyor.
Infinite Frontier ortalama gitmeye devam ediyor. En büyük sorunu dağınık olması ve gösterildiğinden farklı bir seri olması. Açıkçası bu dağınıklığın yakın zamanda gideceğini düşünmüyorum o yüzden alışmaya çalışacağım. Ne kadar bir yerlere bağlanacağını bilsem de antolojik hikayelerden nefret eden birisi olarak böyle işlenmesi tuhaf geliyor.
Notum: 7.0
Hiç yorum yok: