Spider-Man: The Spider's Shadow #4 İnceleme



"What If...?" animasyonu yaklaşırken bildiğiniz üzere Marvel çizgi romanlarda bu markayı yeniden canlandırmak için kollarını sıvadı. Önde bayrağı taşıyan kişi ise Chip Zdarsky oldu. What If zaten sevdiğim tarzda bir hikaye çeşidi. Yazarın yaratıcılığını gerçekten kullanabileceği ve özgürce çalışabileceği bir marka. Bir de bunların başında Chip Zdarsky gibi sevdiğim bir yazar olması büyük bir artı. Tüm bunların üstüne bir de simbiyotlarla alakalı. Benim bu seriyi sevmemem mümkün olamaz...değil mi? 


Seride en son kaldığımızda Peter sonunda simbiyotundan ayrılmayı başarmıştı. Bilmediği şey ise o uzaylıya bağlıyken yaptığı kötü şeylerin onu takip edeceğiydi. Peter tüm bu sorunlarla yüzleşirken üstüne simbiyotun Fantastic Four'u ele geçirdiğini öğrenir. Bu kargaşa yayılmadan önce Peter, Fantastic Four'un binasına girip gezegene getirdiği bu uzaylıyı durdurmalıdır. 



Dürüst olacağım bu sayı muhtemelen serinin en zayıf sayısıydı. İlk olarak bu sayıdaki en hoşuma giden noktayı söyleyip öyle geçeceğim sorunlarıma. Çoğu yazar simbiyotun ne yapıp ne yapmadığını bilemiyor. Genellikle simbiyotun sahibini sinirli ve sert birisi haline getirdiği düşünülür ama aslında öyle değildir. Simbiyotun yaptığı şey sahipte var olan duyguları ve düşünceleri daha dışarı ve daha ekstrem hala getirmektir. Çoğu yazar genellikle bu noktayı unutuyor. Zdarsky'nin ise buna değinmesini beğendim ve ortaya güzel bir çatışma atmış böylece.


 Bilmeyenler için bu seri başta dört sayı olarak planlanırken Marvel isteği ile beşe çıkartılmıştı. Bunu sayıda hissediyorum. Biraz yavaştan almaya başlamakla beraber yaşanan bazı olaylar saçma geliyor. Bir yandan kötü olmasa da seriye yakıştıramadığım şeyler var. Seri şimdiye kadar yaratıcı ve sert kararlar verip beklemediğimiz yollar izlemişti. Bu sayı ise bana baya tahmin edilebilir hissettirdi ve sona geldiğimizde yüzüm asıldı. Bunun sebebi ise seri "What If...?" kalıbından birden Marvel evreninde geçebilecek bir hikayeye dönüştü. Bu tarz olayları çok gördük ve daha yeni King In Black bitmişken bu son biraz ucuz geldi. Belki de sert bir sona ulaşmak için yaptığı bir seçimdir. Dediğim gibi sayı kötü değil ama ilk üç sayıdaki tadı veremedi. 



Pasqual Ferry seride iyi bir iş çıkarmaya devam ediyor. Karakterlerin o zamandaki tasarımlarını unutmamaları ve o versiyonlarına sadık kalmaları güzel olmuş. Bunun yanında çok farklı ve hoş bir hissi var çizimin. Arada yüzlerin tuhaf olduğu anlar oluyor yine de. Tek sıkıntım simbiyotla birleşmiş karakterlerde. Bazıları fena durmasa da bazıları çok düz ve tembelce hazırlanmış hissettirdi. Hiçbir şey çıldırmış Spider-Man dizaynına sahip değil ve tuhaf duruyor. Belki gelecek sayıda daha fazla karakterde gördüğümüzde daha hoş duran olur.


Sonuca gelirsek Zdarsky'nin bu serideki sondan bir önceki sayısı pek de tatmin etmedi. Seriyi uzatmak için basit bir yola düşülmüş. Yol kötü değil ve daha önce görmeyenler için ilginç olabilir ama ben bundan sıkıldım biraz. Yine de kaliteli yazım, hoş çizim ve güzel anlar ile birlikte hala raflardaki en iyi Spider-Man serisi olmayı başarıyor. Gelecek sayıda artık finale gireceğiz ve aşırı iyi başlayan bu hikayenin nasıl sonlanacağını göreceğiz.


Notum: 6.8

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.