Shadow War İnceleme Part 3 | Final!

 


İşte buradayız. Shadow War hikayesinin son parçasına hoş geldiniz. Geçtiğimiz yazıda ana üç sayı dışında bir de War Zone konuşmuştuk ki sonuç olarak gayet güzeldi. En azından hikaye ilginç yerlere gidiyordu. Bu yazıda ise yine ana üçlünün sayılarını konuşmakla birlikte final sayısı olan Omega'yı konuşacağız. En sonda da eventin genel puan ortalamasını vereceğim. Williamson'ın iki eventinden bir tanesini böylece kapatacağız ki bence bu event takibi stili ile daha rahat olacak. En azından benim için. Artık aralarda tie-inlere yetişmek için kendimi zorlamama gerek kalmayacak.


Sayılardan bahsederken bir de spoiler uyarısı vereyim. Serilerin önceki sayıları hakkında spoiler vermem gerekecek arada ama en önemlisi olan Omega'da bir detayı konuşmak için serinin ana spoilerını vermeyeceğim. Buna göre dikkat etmenizi tavsiye ederim. O zaman en iyisi Batman ile hikayemizi konuşmaya devam edelim.


Batman #123



Shadow War'un bu eklentisinde Batman ile Robin eski zamanlardaki gibi birlikte gizemin peşine düşüyorlar ve kendini Deathstroke gibi gösteren kişinin kim olduğunu çözmeye çalışıyorlar. O sırada ise Ghost-Maker ve Clownhunter, Batman Inc.'in yardımı ile Deathstroke'un ekibini korumaya ve Deathstroke'un kendisini bulmaya çalışmaktadırlar. Deathstroke ailesi ile ninjalardan kaçmaya devam etmektedir. 


Bu sayı baya saçma ve eğlenceli parçalardan oluşuyordu ama çok azı gerçekten aklınızda kalmayı başarıyor. Event geçtikten sonra bu sayı ne olmuştu diyorum çünkü sayıları birbirinden anlatım anlamında çok ayırabilen bir şey yok. Biliyorum daha önceden tek bir kafadan çıkmasının ve bütünleyici bir event olmasını seviyordum ama ilerledikçe her şey birbirine çamur gibi girmeye başlıyor. Neyse mızmızlanmak yerine birkaç sevdiğim şeyi söyleyeyim. Ghost-Maker ve Batman Inc.'in dahil olması her şeyi daha dolu yapmasa da kullanılması memnun etti. Williamson'ın yakında ayrılacağını düşünürsek elindekileri hala ilerletmesi güzel. Bir yandan da sayının aksiyonu gayet eğlenceli olmakla beraber "Silahlı Ninjalar" gibi normal bir şeyi inanılmaz çılgın ve büyük göstermeleri baya komiğime gitti. Her sayıda dediğim gibi amaçlarını güzel yerine getiriyor ve şaşırtıcı bir sonla bitiyor sayı.



Howard Porter hikayenin bu sayısını çiziyor ve kendisi Flash zamanındaki işlerine göre biraz daha aceleye getirilmiş hissettirse de güzel bir iş çıkarmış. Aceleye getirilmiş hissettirmesinin sebebi renklendirmenin çöp olması da olabilir çünkü bazı panellerde ifadeler iğrenç. Hemen yukarıda koyduğum panelde Robin yüzüne Bane'den 20 yumruk yemiş gibi duruyor. Böyle kalitesiz bir ifadenin Batman serisinde olmasını bırakın bence hiçbir seride olmamalı. Ne yazık ki böyle paneller sayıyı sevmemi zorlaştırdı. Onun dışında gayet ortalama bir sayı.


Notum: 6.5




Deathstroke Inc. #9



Bu sayı artık yavaştan finali hazırlamaya başlıyor. Deathstroke yaşadığı kayıptan sonra ekibini Ghost-Maker’ın elinden alıp artık Talia’dan kaçmaktansa onunla yüzleşmeye gider. Batman ile Robin ise Deathstroke kılığındaki adamı bulmuşlardır ama hala kimliğini öğrenememişlerdir. Yine de ellerine tuhaf ipuçları geçmiştir. Shadow War artık gerçekten bir War haline gelmeye hazır duruma geçiyor.


Bu sayı birçok sevdiğim parçadan oluşsa da bir önceki sayıda da olduğu gibi Robin ile aynı gün çıkmasıyla bir tık karışıyor. İlk öncelikle Batman ile Robin’i bir arada görevde görmeyi çok özlemişim. Bu olayı anlatırken yine de karakterlerin arasındaki ilişkiyi tutarlı tutmaya devam ediyorlar ki final için güzel bir temel oluşturmayı başarıyor. Aynı zamanda geçen yazıda konuştuğumuz Deathstroke ve Respawn anları tahmin ettiğim ama yine de sevdiğim bir sonuca getiriyor. Karakterlerin arasındaki bağa iyi ki zaman harcamışlar dedim. Deathstroke ve Ghost-Maker kapışması kısa olsa da güzeldi ve bu iki karakterin yüzleşmesini görmek hoştu. Atışmaları tam istediğim gibiydi.


Aynı Batman gibi bu sayıda da çizimde bazı sıkıntılarım var. Yine aceleye getirilmiş hissettirmekle beraber geçen yazıda bahsettiğim negatifler bu sayıda daha çok gözüme battı. En büyük sıkıntım ise çizerin küçük karakterleri çiziş şekli. Arkaplanda ifadeleri iyi dursa da , Batman sayısına göre, vücut şekli olarak yaşlarını göstermiyorlar. Pantelana kas şov yapmak istediği için Robin bazen çocuk kafalı bir body builder gibi duruyor. Clownhunter’ın ise zaten iğrenç dizaynlanmış bir kostümüne bakıyorduk ama bu sefer 20’li yaşlarının sonuna gelmiş birisi gibi duruyor liseli olmaktansa. Çizer genç karakterle tamamen hedefi ıskaladı. Bu sayıyı sevsem de ve yaptıkları hoşuma gitse de çizimden dolayı çok yüksek bir not verebileceğimi zannetmiyorum.


Notum: 6.8


Robin #14



Geldik eventin finalinden önceki son sayımıza. Artık işler karışmaya başlıyor ve herkes meydan savaşı veriyor. Öfke dolu Deathstroke ve ekibi League of Shadows'a saldıraya geçerken Batman ile ekibi de bu durumu kimse zarar görmeden durdurmaya çalışıyor ama işler o kadar da kolay olmayacaktır. Kanlar bu sayıda akmaya başlıyor ve gölgelerin arkasındaki gerçek kötü maskesinin arkasındaki maskeyi gösteriyor...evet son dediğim doğru, yanlışlıkla dediğim bir şey değil.


Bu sayı aslında bu yazıdaki en iyisi ama bar yüksek değil fark ettiğiniz üzere. Bu sayıyı kurtaran şey tamamen aksiyona olan yatkınlığı. Tüm hikaye boyunca beklediğimiz çarpışmalar ve açıklamalar yaşanıyor ve sondan bir önceki sayının yapması gereken tüm şeyleri yapıyor. Finali de gayet yeterli bir şekilde hazırlıyor. Sayı hakkında iki büyük sıkıntım var sadece. İlki bu sayıda bir ölüm yaşanıyor ama yazarın diğer eventi Dark Crisis'dan dolayı zaten yeniden döneceğini biliyoruz ve bundan dolayı hiç vurucu bir anı olmuyor. Bu direkt sayının bir problemi aslında. Williamson güzel olaylar ve anlatım sergileyebiliyor ama onları vurucu yapamıyor. Bu da ikinci sıkıntım olan katilin büyük açıklanışına geliyor. Zaten ilk birkaç sayıdan sonra rahatlıkla tahmin edebileceğiniz karakter bırakın beklenmedik olmayı vurucu da olamıyor. Hatta komik geliyor. Yukarıda da dediğim gibi Deathstroke kostümlerini yırtıyor ve arkasından çıktığı hali kostümlü. Abim spandex üstüne spandex giymiş. Açıklanış hiç günümüzde bir profesyonel yazarın yapacağı bir iş gibi hissettirmiyor.


Nasıl üçlü arasından en az sevdiğim çizer en temiz işi çıkarabiliyor anlam veremiyorum. Roger Cruz'un stili diğer serilere göre belki de daha basit durduğundan yanlış gözüken panel olması zor. Kalabalık anları güzel göstermekle beraber dinamik anları da yansıtabiliyor. Aklımda tek kalan soru işareti ise acaba çizere güzel talimat verilmediğinden kostüm arkası kostüm olayının yaşanıp yaşanmadığı. Kimin fikriydi ya bu? Kısacası bahsettiğim sıkıntılar dışında açıkçası sayı güzel çizim ve aksiyon bulunduruyor. O taraflardan hiçbir sıkıntım yok.


Notum: 7.0


Shadow War: Omega



Geldik final sayısına. Öncelikle hikayeden bahsedeceksem katilin kimliğini söylemem gerekiyor mu gerekmiyor mu emin değilim ama hadi sürpriz olsun. Aslında hikayede kalan bir şey yok. Ölen öldü, kavgalar edildi. Şimdi ise herkesin birleşip büyük kötüyü durdurma vakti geldi. Bunun yanında Batman, oğlu ile arasında tüm hikaye boyunca devam eden sıkıntıyı çözüp sorunlarını sona erdirmelidir. 


Bu gerçekten kötü bir finaldi. Öncelikle sevdiğim bir iki şeyden bahsedeyim. Aksiyon hoştu ve yeterliydi. Zaten uzun sayının büyük bir kısmını kapsıyor ama son dakika girmiş bir karakter için zaten bu kadar zaman harcanmalıydı. Diğer sevdiğim bir şeyse önceki sayılarda da bahsettiğim gibi Batman ve Robin ilişkisi. Uzun zamandır sarsıntılı olan durum sonunda düzeldi gibi ve kesinlikle rastgele hissettirmeyip kazanılmış hissettiriyor. Sayı tabii ki buraya kadar gelen her sayının sıkıntılarını taşıyor ama inanılmaz büyük bir negatif yaratıyor. Düşman kötü değil. Yaptıklarında kesinlikle hak verdiğim bir karakter ve kesinlikle anlayabiliyorum. Buna karşılık normalde "İşte ne güzel hak verebildiğin bir kötü karakter yazmışlar" diyebilirsiniz ama sayı bu karakteri o kadar kötü gösteriyor ki çok saçma. Sanki asıl suçlu oymuş gibi yansıtıyorlar. Arkadaşlar, Deathstroke ve Talia Al Ghul iğrenç şeyler yapmış kötü insanlar. Sayının bunları iyi tarafa koymaya çalışıp haklı olan birisini haksızmış gibi yansıtmasına çok bozuldum. Hayır çok bildiğim bir karakter de değil ama son senelerde yaşadıkları ve daha öncesinde bir aile üyesinin Deathstroke ile yaşadıklarından dolayı tamamen hak veriyorum. Daha uzatırdım ama sanırım sıkıntımı anlatabildim. Sadece bu durumdan dolayı sayıyı çok sinirli bir ifade ile okudum. 


Sayıda birkaç çizer bulunmakta ama büyük bir çoğunluğunu Stephen Segovia çiziyor ki kendisi çok sevdiğim bir çizer. Marvel'da Hellions çizmişti uzun bir süre ve çok güzel bir iş çıkarmıştı. Bu sayıda da başarılı ama bazı yerlerde basite kaçmış duruyor. Yerde kanlar içinde yatan Deathstroke falan hiç onluk hissettirmiyor ve basite kaçılmış duruyor. Bir yandan kendisi daha önce eventte bulunmayan bir çizer olduğundan aceleden sıkıntı oluşması gibi bir sebep de çok göremiyor. Belki de inking ve renklendirmeden dolayı böyle bir sıkıntı oluşmuştur bilmiyorum ama sevdiğim Segovia'yı her sayfada göremedim. Yine de çok sevdiğim paneller bulunuyordu. Keşke Alpha sayısındaki Bogdanovic geri dönse demedim değil yine de. Sonuca gelirsek ortalama bir evente vasat bir final oldu.


Notum: 5.2



Shadow War ulaşabileceği potansiyelin yakınına bile gelemedi gerçekten. Kaliteli başlasa da ilerledikçe yazım ve çizim sıkıntıları artmaya başladı ve sona geldiğinizde her şey çok boş hissettirdi. Gerçekten de Dark Crisis gelmeden önce yazarın birkaç serideki fikrini toparlayıp rafa kaldırmasını sağlayan bir hikaye oldu ama daha fazlası olabilirdi. Deathstroke Inc. ve Robin serisi bazı taraflardan gerçekten harcanmış hissettirdi. Neyse artık önümüzdeki eventlere bakacağız diyip Dark Crisis'a ve dopdolu yan olaylarına geçeceğiz. Ha bir de Williamson'ın Batman serisini kapayacağız merak etmeyin. Burada konuştuğumuz sayılardan sonra bir sayı da çıkıp ayrıldı seriden ve Annual'dan bahsetmeden onu çekiştireceğiz ama ne zaman ve hangi yazıda konuşurum bilemem. Oraya Chip Zdarsky atılmadan dertlerimizi anlatalım. Sonuca gelirsek bir event bitti ama DC için yaz daha yeni başlıyor ve gelecek çok dolu.


Hikayenin Genel Ortalaması: 6.8 (Bu puanı gördükten sonra ben de şaşırdım. Hikayenin ağızda bıraktığı tattan sonra bu kadar yüksek vermezdim. En fazla 6 belki.)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.