Batman #125 ve Detective Comics #1062 İnceleme

 


Batman serileri denince DC’de sayısız fazla iş olduğunu bilirsiniz. Her ay çıkan DC serilerinin yarısını Batman ve Bat-Family kapsıyor. Yine de akla her zaman gelen iki tane ana seri vardır. Biri Batman, diğeri de Detective Comics. İlkini uzun süredir sitede konuşuyoruz. Tynion’dan bahsettik ve Williamson’ı da konuştuk. Williamson’ın doldurma bir yazar olduğu çok fazla iş üzerinde uğraştığından dolayı belli idi ve tahminimiz de doğru çıkmıştı. Ana yazar olarak Chip Zdarsky ve çizer olarak da seride Tynion zamanı bolca bulunmuş Jorge Jimanez geldi. Zdarsky’nin The Knight serisi hakkında karışık duygulara sahip olsam da çok sevdiğim bir yazar olduğundan heyecanlıydım. Detective Comics serisi de Mariko Tamaki elindeydi ve başta güzel bir iş çıkartsa da sonlara doğru baya bozmaya başlamıştı. Bundan dolayı çok sevdiğim bir yazar olan Ram V’nin geleceği açıklandığında inanılmaz sevinmiştim. Kısacası Superman fanları dilenciye dönmüşken Batman hayranları iki kaliteli yazar ile ziyafet çekmeye başladı. Ben de bu iki seriyi bundan itibaren birlikte konuşmaya karar verdim. O zaman yeni Batman ekipleriyle yolculuğumuza başlayalım.


Batman #125



Gotham için üzücü bir gece ve işler Batman için daha da karanlık bir hal almaya başlayacaktır. Penguin şehre bir ders vermek için teker teker kolay yoldan ve el emeği kullanmadan zengin olmuş kişileri hedef tahtasına almıştır. Batman ile Robin ise geç olmadan tüm bu işe son vermelidirler ama her şeyin sonucu gizli bir benliğin kilidini açacaktır. Yan hikayede ise Catwoman’ı spot ışığına alıyoruz. Penguin’in de parçası olduğu olduğu küçük bir arayışa çıkacaktır. Daha detayını verirdim ama onun için ana hikayeden büyük bir spoiler vermem gerekir. 


Bu sayıya tek kelimeyle bayıldım. Zdarsky bir hikayeye nasıl başlayacağını çok iyi biliyor. Bazılarınız sayının çok hızlı ilerlediğini düşünebilir Penguin mevzularında ama ben o noktalara çok takılmadım çünkü bu hikayenin ana noktası Penguin değil ve sayının sonundaki açılan kapı. Penguin sadece bir temel atma ki çok güzel kullanılmış. En azından Batman’in son zamanlardaki akıl yapısını da ortaya dökebileceği bir kurgu yaratmış. Sayı size karakterlerin bulunduğu durumu açıklıyor, güzel aksiyon sunuyor, birkaç şaşırtıcı tetik çekiyor ve sonunda da sizi hikayeye hazır bir şekilde heyecanla bırakıyor. Düz ama sağlam bir anlatım. Resmen ders niteliğinde bir akış bulunuyor ve keşke her ilk sayı böyle olsa. Büyük ana düşman hakkında bir teorim var ve öyle çıkarsa bir sürü hikaye çukuru oluşacak ama şimdilik umutla yaklaşıyorum bu yeni tehdide. Son olarak bir de satranç taşlarından bahsedelim. Zdarsky ana seriye geçmesiyle beraber elindeki tüm karakterleri kullanacak gibi. Uzun zamandır ana seride görmediğimiz düşmanların yanında Bat-Family’i de ileride bolca kullanacak gibi. Özellikle Tim Drake’in öne çıktığını görüyoruz ki mutluyum çünkü kendisinin uzun zamandır düzgünce kullanıldığını görmüyorduk ve en son önemli yapmaya çalıştıklarında karakterini biraz berbat ettiler gibi hissettim. Bu yüzden burada kaliteli bir yazarın elinde nasıl işleneceğini merak ediyorum. Hikayeyi kapamamız gerekirse rahatlıkla dalabileceğiniz bir sayı olmakla beraber tatmin edici bir başlangıç yaratıyor. 



Aynı zamanda yine Zdarsky’nin yazdığı bir yan hikaye var sayıda. Normalde bu yan hikayeleri ne konuşuyorum ne de okuyorum ama Zdarsky olunca bir şans vereyim dedim ve ne diyeceğimi bilemiyorum. Spoiler vermeden bahsetmek zor ama ilginç duruyor ama iki yöne de gidebilir o yüzden beklemem lazım. Yine de bu hikaye de fena bir başlangıç değil ve Catwoman’ı öne çıkartan hoş bir eklenti. 


Tynion dönemini taşımaktan beli ağrıyan Jorge Jimenez bir süre dinlenmenin ardından seriye geri döndü ve gerçekten farklı hissettiriyor. Hala o dinamik ve kaliteli stili taşımakla beraber karakterlerin ifadelerine verdiği önemi devam ettiriyor ama her zamankinden daha sanatsal hissettiriyor çizer. Karanlığın daha fazla kullanımı ve daha sinematik paneller hikayeyi anlatma şeklini farklı bir seviyeye taşımış. Kapaklarda da farklı bir şey denediği belli. Tynion zamanı kapakları baya klasik çizgi roman kapağı gibi hissettiriyordu ama bu serideki kapakları biraz daha dikkatli, farklı ve sanatsal geliyor. Kesinlikle işine daha farklı yönlerden bakan bir Jimenez ile karşı karşıyayız. Belki de Zdarsky de arada çizim yaptığından aralarındaki ilişki daha sağlam bir sonuç oluşturmuştur. Belen Ortega da yan hikayede hiç fena olmayan bir iş çıkarmış. Renk kullanımı güçlü olmakla beraber ifadelere gösterilen özeni beğendim. Aynı hikaye gibi buradan da daha fazlasını bekliyorum.


Batman #125 direkt saran ilginç bir hikaye sunarken yan hikaye daha fazlasını istememize sebep oluyor. Yine de çok güçlü bir başlangıç sayısı. 


Notum: 8.5


Detective Comics #1062



İnişli çıkışlı bir dönemin ardından Ram V'nin geçmesi ile direkt olayların içine dalıyoruz. Hem de nasıl bir dalma. Bakalım sayıyı iyi açıklayabilecek miyim? Gotham'ın bir tarafında şeytanların içinde bulunduğu bir opera ilerlerken diğer tarafında Batman tuhaf eşyaların bulunduğu bir soygunu durdurmaya çalışmaktadır ama işler çok farklı yönlere gitmeye başlar. Bir başka tarafta ise Gotham'ın eski aileleri, bir başka yerde ortalığı kana bulayan kapüşonlu figürler beliriyor. Bruce'un kafasında ise belki de çok daha büyük olaylara bağlanacak bir karanlık yatmaktadır. Aynı zamanda James Gordon'ın bulunduğu bir yan hikaye var ama Batman'in aksine bu sefer okumadım ve konuşmayacağım da. 


Bu sayı kafamı çok karıştırdı çünkü ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Bunu en iyi anlamıyla diyorum. Batman serisinde yine aklımda bir resim canlandı ama bunun ne yönde gidebileceğini tahmin edemiyorum ve uzun zamandan sonra Detective hissi veriyor. Sayının inanılmaz güçlü bir atmosferi var ki Ram V hikayeyi opera temalı yapmaya karar verdiğinden direkt ilk sayfadan o hissi anlayabiliyorsunuz. Hiçbir zaman opera fanı olmadım ama merak ediyorum. Sayının sonundaki büyük olaydan sonra da bunun nasıl dört sayılık bir hikaye olabileceğini sorgulayıp acaba birkaç perdeden oluşabilir mi diye düşündüm. Yine de dediğim gibi hiçbir fikrim yok. Ram V çok güzel şeyler de yazdı, çok da güzel olmayan şeyler de yazdı ama bunun ne yönde gideceği hakkında bir fikrim yok. Son sayfa ağzımı açık bırakmadı desem yalan olur ama. 



Bu sayının kesinlikle en başarılı yanı yazımı. Anlatımı tam bir şiir gibi olmakla beraber karakterleri de çok güzel anlatıyor. Zdarsky serisinin aksine bu sefer eskisi kadar iyi olmayan, zayıflamış ve yenilmekten korkan bir Batman görüyoruz ki bunu anlatış yolunu çok beğendim. Bir yandan Nightwing ile muhabbetleri de ayrı bir tatlılık kattı. Nedense Ram V hep indie yazıyormuş, kahraman hikayesi yazmıyormuş gibi hissediyorum ama düşününce ne kadar fazla işi olduğunu hatırlayıp şaşırıyorum.


Çizimden detaylıca bahsetmeden önce kapaktan bahsetmem lazım çünkü inanılmaz. İlk variant falan mı diye düşündüm tasarımdan dolayı ama ana kapak olmasını çok beğendim. Havalı, sanatsal, ilgi çekici. Bir kapaktan isteyebileceğim her şey. Rafael Albuquerque iç çizimde genellikle çok güzel bir iş çıkarmış. Öncelikle atmosferi birçok katmanla çok güzel sağlamış. Karanlık renklerin kullanımı zaten güçlüyken tasarımlar çok büyük bir eklenti. Bazı yerler var ki gerçekten set gibi hissettiriyor ve ana temaya güzel bir katkı sağlıyor. Tasarım anlamında gerçekten güçlü buldum. Tek sıkıntım aksiyon kısımlarında arkaplanın sadece bir renk olması ve daha detay katılmaması ama öyle çok hikayeden çıkaran bir sorun olmadı.



Detective Comics baya umut verici bir başlangıç yaptı. Bir sürü ilginç nokta olmasıyla beraber gerçekten de okuyucu gizemli bir öyküye davet ediyor. Ram V'nin başlattığı yolculuğu merak etmekle beraber bu seride sonunda farklı bir konsept görecek olmamız beni çok mutlu ediyor. 


Notum: 8.0


İki tane güçlü başlangıç, iki güçlü yazar, iki büyük Batman serisi. Başlangıçta da dediğim gibi Batman hayranları önümüzdeki vakitlerde güzel doyacak. Biz de sitede en azından kaliteli bir iki şey konuşalım diyerek incelemeye devam edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.