Mafia 3 İncelemesi


Mafia serisinin geri dönüşü tam anlamıyla acı tatlı bir serüven. Büyük şeyler başarmak için yola çıkan Mafia 3, günümüzde sıkça karşılaştığımız ırkçılık gibi çoğu oyunun ele almaktan kaçınacağı tarzda konuları çok iyi bir şekilde yansıtmış. Bununla birlikte gördüğüm en iyi seslendirme ve yazma performanslarından birine sahip.  Ancak bu fikirleri iyi bir oynanışla birleştiremeyerek, yer yer parladığı alanlar olsa da çoğu zaman sıkıcı bir deneyim sunmaktan kaçınamıyor.

Mafia 3'ün ana kahramanı olan Lincoln Clay'in hikayesi ise klasik bir intikam rayışı. Vietnam savaşından dönen Lincoln'ın başına gelen bir seri olayın ardından mafyaya karşı başlattığı insan avı dikkat çekmeyi fazlasıyla başarıyor. Özellikle beğendiğim nokta ise oyunun, tamamlanan görevlerin arasında hikayeyi oyunda karşılaştığımız birçok karakterin ağzından, belgesel kasetleri şeklinde anlatması. Bu sayede yan karakterlerin de hikayeye fazlaca katkısının olması ve oyuncuların da bu karakterleri önemsemesi sağlanmış. Ayrıca mafya olarak değil de mafyayı yerle bir etmeye kararlı bir karakter olarak oynamak da kesinlikle Mafia serisine farklı bir bakış açısı kazandırmış.

New Bordeaux, hikayenin geçtiği yer, 1960'ların New Orleans'ının hayali bir yeniden yapılanması olarak karşımıza çıkıyor. Şehrin mimari yapısı ve karakter çeşitliliğinin fazlalığı dönemi oyuncuya gerçekçi bir şekilde yaşatıyor. Şehirdeki halk arasında konuşmalara kulak verildiğinde ise Vietnam savaşı sonrası Amerika hakkında bilgi edinilebilir. Açık dünya kavramını detaylı bir şekilde başaran yapımcı Hangar 13 ne yazık ki bu açık dünyanın içini boş bırakmış. Görevler haricinde yapabilecek fazla bir şeyi olmayan şehre hava katan unsurların başında ise döneme ait poster, dergi ve albümleri toplayabileceğiniz bir koleksiyon bölümünün eklenmesi. Hatta ana ve yan görevlerden sıkıldığım çoğu zamanı bu koleksiyon parçalarını arayarak geçirdim. Kısaca şehir dönem atmosferi ve görevler açısından iyi tasarlanmış ama bunların dışında vakit geçirmek için fazla öğe barındırmıyor.


Oynanışa gelecek olursak bu kadar uzun bir oyunu sıkıcı bir hale getiren ana etken olduğu apaçık ortada. Kendi türünde önceden uygulanmış olan formülü alıp yeni bir şey katmadan oyuna entegre eden Mafia 3 bu açıdan sınıfta kalıyor. Genel olarak bariz sorunlar olmasa da bazı durumlarda siper alma mekaniğinin garipliği ve eşyaların kendi kendine hareket etmesi gibi hatalar göze çarpıyor. Bunlara bir de düşman yapay zekasının yetersiz olması eklenince çoğu zaman poligonda antrenman yapıyor hissine kapıldım. Silah çeşitliliği ise standardın üstüne çıkamamış. İstenildiği zaman olduğun yere silah, araba ve öldüğünde kaybetmemek için para kuryesi çağırabilme özelliği ise iyi denebilecek yanlardan birkaç tanesi. Oyundaki en büyük eksiklik ise tartışmasız hızlı yolculuk özelliğinin bulunmamasıydı. Bu özelliğin 2016 yılında piyasaya sürülen bir açık dünya oyununda hala yer almaması ise ayrıca şaşırtıcı. Öte yandan bir noktadan diğerine döneme ait hayali araçları sürmek ise oldukça keyifli. Ama bunu iki dakikada tamamlanabilecek görevler için yapmak aynı oranda can sıkıcı.  



Grafikler ise çığır açan düzeyde değiller ancak herhangi hayati bir sorun göze çarpmıyor. Düşman öldürme animasyonları vahşi olduğu kadar güzel görünüyor. Sinematik görüntülerde ise karakterlerin mimikleri ve duyguları iyi yansıtılmış ve gerçekçilik yakalanmış. Sinematik görüntülerin dışında kalan karakter etkileşimleri ve diyaloglar ise cansız ve robotik. Genel olarak şehrin ve içindekilerin görünüşleri güzel ancak ortalama denebilir. 

Oyunun seslendirme performansları türünün en iyi örneklerinden. Karakter diyaloglarındaki bu özellik kendini açıkça ortaya çıkartıyor. Bazı dizi ve filmleri de dublaj ve seslendirme açısından bayağı geride bıraktığı konusunda da şüphem yok. Buna ek olarak oyunun ana ekran, oyun içi menü ve şehirde dolaşırken çaldığı müzikler oyuncuyu havaya sokmak için birebir. Özellikle zamanınızın çoğu bir yerden başka bir yere araba sürmekle geçtiğinden size Rolling Stones, Aretha Franklin, Misfits, Ramones ve daha birçok sayamadığım, bir döneme damga vuran ses sanatçısı ve grupların eşlik etmesi kendinizi oyuna kaptırdığınız en iyi zamanlar haline geliyor. Bu alanda gerçekten iyi bir iş çıkarılmış ve övgü hak ediliyor. 


Bana kalırsa Lincoln Clay'in hikayesi tek seferden fazla oynanabilir değil. Hikayenin birden fazla şekilde sonlanabilme ihtimaline rağmen sırf bu farklı sonları görmek için başka bir 30 saatlik oynanışa ihtiyaç olmadığı kesin. Hikaye görevlerinin bitirdikten sonra yeni bir hikayeye başlamaktan başka yapacak bir şeyin olmaması da bunu destekliyor. Oyunun ilerleyen dönemlerinde çevrimiçi oynama özelliği eklenilmesi düşünülüyordu ve eklenseydi belki de geri dönülebilecek daha fazla içerik olurdu ve farklı bir yorum yapabilirdim ancak bu plan yapılan denemelerde oluşan bazı hatalar yüzünden iptal edildi.

Oyun ile geçen birçok saatimin ardından potansiyelinin harcandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kısaca Mafia 3 2016'nın en büyük hayal kırıklıklarından biri. Serinin önceki oyunlarının eleştirilerini yıkmak için oldukça çaba sarf eden oyun birçok güzel fikri barındırsa da belki de çoğu oyuncunun bir oyunda en çok aradığı özellik olan iyi oynanış konusunda masaya yeni şeyler sunamıyor. Buna rağmen Lincoln'ın hikayesi, New Bordeaux ve müthiş ses öğeleriyle birleşince oyunu ortalama denebilecek bir seviyeye kadar kurtarıyor.

Pozitifler

+Hikayenin anlatılış biçimi
+Karakter ve şehir tasarımı
+Yazma ve seslendirme performansları
+Muhteşem müzik listesi
+Hatırı sayılır sayıda akılda kalacak hikaye görevleri

Negatifler

-Hızlı yolculuk özelliğinin olmaması
-Görevlerin çoğu zaman kendini tekrar etmesi
-Zamanının gerisinde kalan oynanış
-Yapay zekanın yetersizliği

SKOR: 7,1

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.