Spider-Man'e Neler Oluyor? | Sorguluyorum

 


Yeni bir yazı başlığına hoş geldiniz! Bu başlık altında güncel çizgi romanlardaki bazı olayları ve serileri konuşacağım ve düşüncelerimi detaylı bir şekilde anlatacağım. Başlangıç olarak ise uzun zamandır planladığım bir seriyi konuşmak istedim. Bu yazı iki parçadan oluşacak. İlk olarak şimdiye kadarki döneminden beri olanları ele alacağım ve bir sonraki bölümü seri tamamlanınca gelecek. O zaman çok da uzatmadan başlayalım. 


The Amazing Spider-Man hakkında son zamanlarda muhtemelen birçok şey görmüşsünüzdür. Karakterin 60.yılı yaklaştığından büyük olayların reklamını yapmaya başladılar bile. Spider-Man Beyond mevzusundan daha sonra bahsedeceğim. Seri ne kadar büyük olsa da bu sitede uzun zamandır konuşmadım. Bunun ana sebebi ise çıkış şekliydi. Şimdi ana hikayeden bahsetmeden önce gelin Marvel'ın bu seriyi satma şekline bakalım çünkü en büyük problemim muhtemelen orada.



Dan Slott uzunca süre kaldığı Spider-Man'den ayrıldıktan sonra herkesin kafasını çevirdiği kişi Nick Spencer oldu. Kendisi serinin yeni yazarı olacaktı ama bir yandan da herkesin içinde bir korku, bir nefret vardı. Nick Spencer bu seriden önce ne kadar çok sevilen Superior Foes of Spider-Man serisini yazmış olsa da kendisi aynı zamanda Secret Empire olaylarından yeni çıkmıştı. Hani şu Captain America'nın nazi olduğu ve aşırı uzun süre devam eden olay dizisi... Bundan dolayı okurların içinde bir korku vardı. Herkes bu yazarın Spider-Man'i nasıl bir şekilde değiştireceğinden korkuyordu. Ardından seri Ryan Ottley ile başladı ama onun hakkındaki düşüncelerimi birazdan vereceğim. 


The Amazing Spider-Man, Marvel için önemli bir başlık olduğundan ayda iki kez çıkartmaya önem gösteriyordu ve ben de sitede olabildiğince hızlı şekilde yetişip incelemeye çalışıyordum. Sabit bir hızla seri ilerliyordu...ta ki Hunted hikayesine kadar. Hunted, Nick Spencer'ın bu serideki ilk büyük gösterdiği hikayesiydi ve arada tie-in çıkarmaya karar verdiler. Birden seri ayda üç sayıya çıktı yan sayılar ile. Ardından klasik düzenimize geri dönmüştük ama bu büyük hikayelerde yeniden yapılmaya devam etti.



Buraya kadar ben zaten kopmuştum ve geri dönmeyi planlamıyordum ki iyi ki planlamamışım. Last Remains, en azından şimdilik, Spencer'ın en büyük hikayesiydi ve o hikaye sırasında her hafta Spider-Man sayısı okuyorduk. Sanki Spencer olabildiğince hızlı ve okurları yormadan sona ulaşmaya çalışıyordu ama bu okurların daha çok sinirini bozdu. Cüzdanları hiç mutlu etmeyen bu olay okurları bıktırıyordu ve her ay içinde başlayıp biten hikayeler okurların seriyi bırakmasına sebep olmuştu. Eğer bulundukları hikaye okuyucunun ilgisini çekmiyorsa o ay bir seri almaması yeterliydi. Bir ay küçük durabilir ama Marvel için 4 Spider-Man sayısı demekti o zamanlarda. Bundan dolayı Marvel'ın en çok satması gereken serisi arada listelerde düşüyor ya da giremiyordu. 



Son olarak bu ayda bir hikaye bitirme olayının ne kadar sinir bozucu olduğunu göstermek için detaylandırmak istiyorum. Mesela üzerinden çok da zaman geçmemiş Chameleon Conspiracy hikayesini ele alalım. Bu hikaye 5 haftada 4 sayı ile tamamlandı. İlk üç sayı ana seride gerçekleşti ve bitirmek için daha uzun ve daha pahalı bir tek sayı çıkarttılar. Bunu King's Ransom için de yaptılar ve anlayacağınız baya yorucu bir olay. Spencer, hemen büyük sonuna ulaşmak istiyordu ama bir yandan da serinin başında ortaya attığı hikayeleri tamamlaması gerekiyordu. Daha iyi kar etmek için ise hem hızlı hem de daha pahalı çıkarıyorlardı. Hikayelerin temel attığı şeyler çok uzun süre okuru besleyecek konular gibi gözükmüş olsa da çok da düşündüğümüz gibi gitmedi.


İşte burada artık hikayeden bahsetmeye başlayabiliriz. Aşırı detaylı konuşmayacağım çünkü bir sonraki yazıya da malzeme bırakmak istiyorum ama şimdilik düşüncelerim karışık. Başlangıçta serinin fazla risksiz olduğunu düşünüyordum. Nick Spencer, Captain America'yı Hydra yapmak gibi büyük bir olay yapınca burada biraz daha sessiz kaldığını düşünmüştüm. Yine de Spencer'ın karaktere hakimliğini çok rahat anlıyordum ve seride karakterin işlenişini beğenmiştim. Arada bir sürü takmadığım hikaye oldu ama bu serinin beni çeken kısmı Kindred oldu.



Kindred bilmeyenler için serinin ta ilk sayısında gözükmüş yeni bir kötü karakterdi. Arada sırada görüyorduk ve bu da beni heyecanlandırıyordu. Tek korkum bu karakteri çok uzatıp 100.sayıya kadar bekletecek olmasıydı. Korktuğum gibi olmadı ama çok da iyi olmadı. Sins Rising hikayesi ile yeniden ana olaya giren seri beni yeniden heyecanlandırmaya başladı ve Last Remains hikayesi ile tatmin ederek geçtiğimiz senenin en iyi 10 serisinde 10.sıradaki yerini aldı. Last Remains tamamen Kindred üzerine kurulu bir hikayeydi ve çok kaliteliydi. Kindred insanların merak ettiği bir karakterdi. Bazıları Osborn derken One More Day yaşanmasaydı Peter'ın doğacak oğlu diyenler de vardı. Açıkçası ikinci dediğim benim daha çok ilgimi çeken bir olaydı ama spoiler olmaması için söylemeyeceğim. 


Dediğim gibi Kindred gayet iyi bir şekilde işlenmişti ama orada bitmedi. Kindred resmen seride hep arkada duran rahatsız edici bir karakter haline geldi. Artık umursayamıyordum ve diğer hikayeler de baya sıkıcı geliyordu. Korktuğum gibi her şey 100.sayı için hazırlanıyordu ama çok tahmin ettiğimiz gibi olmadı. Marvel, yeni başlayan Sinister War hikayesinin sonu ile Spencer'ın seriden 74.sayıda (#875) ayrılacağını açıklamıştı. Bu tamamen beklenmedikti. Arka odalarda ne olaylar döndü bilmiyorum ama Spencer'ın dönemi tahmin ettiğimizden kısa sürecek. Bundan dolayı ise Spencer elindeki her şeyi son hikayeye atma kararı verdi. 



Peki ben neden hala direnerek seriyi okumaya devam ediyorum? Çünkü bize vaat edilen çok ilginç bir olay var ve sonuçlanmasını bekliyorum. Ta ilk sayıdan beri Nick Spencer "One More Day" hikayesine göndermeler yapıyordu ve son zamanlarda bu olay çok daha arttı. One More Day bilmeyenler için Civil War sonrası Spider-Man'in kimliğinin unutulması ve May Hala'nın canlanması için Peter'ın Mephisto ile anlaşma yapmasını anlatıyordu. Bu anlaşma sonucu ise Peter seneler boyunca olduğu Mary Jane'den ayrılacaktı. Bu hikaye uzun süredir okuyanları baya sinirlendirmişti. Ben evlilik dönemleri sırasında çizgi roman okumadığımdan ve One More Day ilk okuduğum Spider-Man hikayelerinden birisi olduğundan beğenmiştim. Yine de şu anda bulunduğumuz seri tamamen bu olayı düzeltmeye temel atıyor ve ben bunu nasıl yapacağını merak ediyorum. İnsanlar da bunu beklediği için bırakmıyor. Bilin ki çirkef bir yazar okurların istediği bir şeyi hemen yapmaz. Eğer yaparsa okurların ayrılması için iyi bir çıkış noktası yapmış olur. Bundan dolayı yazar okurları süründürerek okumasını sağladı. İşte bu nedenden dolayı ben ve birçok kişi bu seriyi okumaya devam ediyor.



Günümüzde ise Sinister War hikayesi başlamış durumda ve hiç de fena değil. Dediğim gibi seri hakkındaki daha detaylı görüşlerimi bitince belirteceğim. Aynı zamanda olaylı çizer durumundan da orada konuşacağım. Burada genel olarak sinirimi bozan bazı noktalardan bahsetmek istedim. Yine de Spencer sonrası olacak şeyler hakkında biraz konuşmak istiyorum. 75.sayı ile Spider-Man Beyond adlı bir döneme gireceğiz. Yine ayda 3 sayı çıkacak ve bunların üzerine 3 yazar ve 3 çizer bulunacak. One More Day sonrası başlayan Brand New Day dönemi de aynı böyleydi ve kadronun arasında bulunan Dan Slott tüm seriyi daha sonra ele almıştı. Bu sefer açıklanan yazarlardan birinin seriyi alacak olmasındansa bir sonraki büyük yazar için yer tutacaklarını düşünüyorum. 


Muhtemelen Marvel, Spider-Man serisinin gelecek sene başında 900.sayısına ulaşmasını istiyor ve o noktadan sonra başka bir yazar gelecektir. Söylentilerde Hickman ve Scott Snyder duydum ama bir şey diyebileceğimi zannetmiyorum. Spider-Man Beyond ile ise kısa bir süre için Spider-Man'in ölümünü ve Ben Reilly'nin geri dönmesini göreceğiz. Çok bir beklentim olduğunu söyleyemeyeceğim ama yine de neler olacağına bakacağız. Spider-Man okurları, siz ne düşünüyorsunuz? Bu seriyi ve gideceği yeri seviyor musunuz? 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.