Moon Knight #8-11 İnceleme (MMM)


Bu sitede en son Moon Knight konuştuğumda dizinin başlamasına hala vakit vardı. Şimdi ise dizi bitmiş durumda. Herkes karaktere yoğunlaştı, satışlar arttı ve çoğunluk memnun gibi. Dizi hakkında düşüncelerimi burada çok belirtmek istemiyorum açıkçası ama kısacası bazı yerlerden istediğim her şeyi alırken bazı yerlerden hayal kırıklığına uğradım. Çizgi romanlara dönecek olursak ise en son yazımızdan beri dört tane ana sayı ve bir tane de ara sayı çıktı. Ara sayı ise Devil’s Reign’e bağlı ki o event de biteli baya oldu. Normalde böyle işleri konuşmayı atlarım ama madem dört sayı konuşacağız neden beşe çıkarmayalım? O zaman Mega Moon Knight yolculuğuna başlayalım. Kısaltması da MMM oldu ki bu sayılardan aldığım zevkin yazıya dökülmüş hali diyebiliriz.


#8



Bu sayıdan tamamen havalılık aktığını söylemem lazım. Devil’s Reign olaylarından dolayı Marc hapse düşmüştür ve bu süreçte yerine Hunter’s Moon bakmaktadır. Sayıda ise bazı ölümlere bağlı olan bir tarikatı takip eder ki ulaştığı nokta kızıl camlarla alakalı bir tanrıdır. Sayıyı okuyalı çok uzun zaman olduğu için bazı detayları hatırlamakta güçlük çekebiliyorum ama karakterin yansıtılışı biraz Department of Truth’u hatırlattı. Bu sayıdan bahsetmek gerekirse bir hikaye ne kadar yayılırsa ve inanılırsa daha da gerçeğe dönüşen kızıl cam bir tanrıyı ele alıyor. Bu yönden gayet havalı ve ilgi çekici buldum. Tek sayılık bir hikaye için ise sağlam kullanılmış. 


Karşısında ise Hunter’s Moon var ki kendisi inançlarına bağlı ve Khonshu’ya yürekten inanan birisi. Sayı bunu çok havalı gösteriyor ve sonlara doğru olan tepe noktası karakterin bağlılığını çok iyi gösteriyor. Tüm sayının amacının bunun altını çizmek olduğu belli ve işe yarıyor. Tek sayılık bir hikaye olarak baya kaliteli ve bu sayılar arasında en sevdiğim ikinci. Serinin ilk sayıları gibi hissettiriyor ama bu sefer Marc’ın bir özelliğine yoğunlaşmaktansa Hunter’s Moon karakterinde bunu yapıyor.


Alessandro Cappuccio seride inanılmaz bir güç ve bu yazıda kendisinden daha çok bahsedeceğiz ama bu sayıda ayrı döktürmüş. Daha önce de bahsettiğim gibi çizer mental ve büyük anları sanatsal göstermeyi seviyor ve burada güzel öne çıkarmış. Hunter’s Moon’un spot ışığı altında duruşu, tanrının görünüşü ve tepe noktasındaki an sayıyı akılda kalıcı yapıyor. Dediğim gibi ayın olayı olarak çok kaliteli bir sayı.


Notum: 9.0


Devil’s Reign Ara Sayısı



Bu tek sayılık hikayenin ne ana hikayeye ne de Devil’s Reign hikayesine bir katkısı var. Yine de iyi mi? Baya iyi. Karakterin Devil’s Reign sırasında hapisteki zamanını anlatıyor ki arkada yaşanan olaylar ve Knight’ın motivasyonları gerçekten iyi. Kanlı mücadelelerin ardından karakterin hapisteki yükselişini anlatıyor ki baya güzel gösterilmiş. En iyi olay tabii ki yazım. Bu ara sayıyı da Jed McKay yazıyor ki karakteri yine sert, vahşi ve çılgın gösteriyor. Diğer kahramanlardan da çok güzel ayırıyor. Sabbatini de çizimde gayet güzel bir iş çıkarmış. Mangamsı bir hissi var ama bunu olumlu bir yan olarak söylüyorum. Yine de sayının sert tonuna çok yakıştığını söyleyemem. Ana serideki ara çizerden daha iyi bir seçim yapılabilirdi bu tarz bir hikayede. Rahatlıkla atlayabileceğiniz bir sayı olmakla beraber bir yandan da kaliteli bir sayı olduğundan atlamanızı istemem. Son seçim size kalmış.


Notum: 8.0


#9



Bu yazıda bir sürü sayı konuştuğumuz için hepsinden uzun uzadıya konuşmak istemiyorum ama bu sayı bir başka hit idi. Moon Knight insanları kaçıran ve baya eskilere dayanan House of Shadows’a girer ve hayatta kalmaya çalışır. Sadece insanları kurtarmaya çalışmamaktadır ama bu evin olayını da çözmek ister. 


Bu sayıda tüm o Zodiac olaylarını bir kenara koyup yeniden serinin başındaki hissiyatı veren sayılara dönüyoruz. Klasik bir ayın olayı hikayesi olmasının yanında Moon Knight’ın havalılığını hem fiziksel hem de mental olarak ortaya çıkaran bir sayı. Aynı zamanda ayın olayı diyorum ama ana hikayede yaşanan olaylara da güzel yediriliyor. Constantine’de görebileceğiniz tarzda bir hikayeye Moon Knight koyunca ortaya ayrı bir hava çıkabiliyor. Karakter olarak da McKay yine inanılmaz kullanmış. Kendi yaşamını ta 60’ların başından beri çok kullanılmamış bu lanetli evle bağdaştırması çok güzel yazılmış. 


Alessandro Cappuccio yine inanılmaz. Dediğim gibi kendisi mental anları sanatsal ve epik anlatabiliyor ki üstüne lanetli bir ev ve bir sürü yaratıcı kullanılabilecek malzeme koyulunca tadı çok ayrı oluyor. Bu seride gerçekten yerini kimse tutamaz. 


Notum: 8.5


#10



Bir yazıda arka arkaya bu kadar fazla kaliteli sayı konuşmadığımdan bazı diyeceğim şeyler tekrar edebilir ama bu yüzden özür dilemeyeceğim çünkü bu seri her övgüyü hak ediyor. Moon Knight bu sayıda bir süredir temeli atılan ve yine uzun süredir düzgünce kullanılmayan Rutherford Winner karakteri ile kapışıyor ve güçlü bir çatışma yaşıyorlar. Bir taraftan ise kendisi baya şüpheli ve en son Zodiac ile karşılaşmış olan terapisti ile konuşmaktadır. 


Bir önceki sayı gibi bu da bir düşmana karşı olmasıyla başlıyor ama çok güzel ana hikayeye yediriliyor. Hatta bir öncekinden çok daha iyi çünkü sayı yarıdan sonra çok farklı yerlere gitmeye başlıyor ki hiç beklemiyordum ve çok çok hoşuma gitti. Bu sayı hakkında inanılmaz sevdiğim iki şey var. İlki yine Moon Knight karakteri. Kendisi her sayı havalı olmayı başarıyor ama arada bazı küçük anlar kendisini inanılmaz korkutucu yapıyor ki bu sayı onu çok güzel gösterdi. Sona geldiğimde cidden şok halindeydim. Tamam Batman’den ve diğer kahramanlardan farklı olduğunu kanıtladın artık durabilirsin. Bir yandan serinin düşmanları ile gittiği farklı yönleri de çok seviyorum. House of Shadows ve Rutherford’un sayının düşmanı olarak başlayıp daha sonra kazandığı kimlikler gerçekten ilginç. Hele ki Rutherford karakterini ilk kez okumuş biri olarak kendisinin ilerleyişini beğendim. Geçen sayıdaki gibi Moon Knight ve düşmanı paralelliği de bu sayıda “Değişim” ve “İyileşme” temaları ile çok güzel verilmiş. Yine de özlediyseniz klasik kötüye çılgın cezayı da sayının ilerisinde veriyor yazar ki çok ilginçti. 


Capuccio hakkında ne diyeceğimi bildiğinizden bir şey demeyeceğim. Bu yazıda kendisini yeterince övdüm ve son övüşümün kalanını son konuşacağım sayıya saklıyorum. Her anlamıyla çok kaliteli bir sayıydı. Serideki en sevdiklerimden bi tanesi. Keşke dizi de bunun yarısı kadar kaliteli olabilseydi.


Notum: 9.2


#11



Geldik bu yazıda konuşacağımız son sayıya ki aynı zamanda yazarın bu Zodiac hikayesini kapatacak kısmın ilk parçası. Moon Knight ekibini toplayıp terapistini kurtarmaya gider ama fark eder ki bunlar tamamen bir dikkat dağıtmacadır. Zodiac, Knight’ı beklemediği başka bir yerden parçalamaya karar vermiştir ve zaman tükenmektedir. Marc ise bu kadar kolay pes etmeyecektir ama galip gelmek için eski inançlarına dönmesi gerekebilir. 


Çok şaşıracaksınız ama bu sayıya bayıldım. Moon Knight’ı ilk kez bu kadar çaresiz görmekle beraber karakteri çok farklı yönlere iten anlar taşıyor. Bununla birlikte başka karakterle olan bağı da ilginçleşmeye başlıyor. Bu sayı hakkında tabii ki en sevdiğim şey gerçekten bir final hikayesi gibi hissettirmesi. Öncesinde gelen her şeyin birikimi bu sayıyı çok güzel hale getirmekle beraber hiç takmayacağımı düşündüğüm yan karakterler için gerilemeye başladım. Bunun ana sebebinin de Marc’ın tepkileri olduğunu düşünüyorum. O kadar güzel yazılmış ki duygularını ve nefretini baya iyi anlıyorsunuz. Bu sayı hakkında daha bir şey diyeceğimi de zannetmiyorum. Ne ararsanız var. Bazen bu sayılara puan vermek istemiyorum çünkü birbirileri ile kapıştırmak çok zor ve atıyormuşum hissi veriyor ama hepsi kaliteli. 


Capuccio bir kez daha kalitesini konuşturuyor. Moon Knight’ın çaresiz ve sinirli şekilde uzaklara seslendiği bir an var ki kesinlikle sayının en iyi anıydı. Hatta serideki ilk 5’ime girebilir. Bunun yanında pelerinsiz Moon Knight kostümünün ilginç bir şekilde cazip bir yanı var. Seri çizim ve renklendirme anlamında hep yüksek kalitede kalmayı başarıyor. Moon Knight'ın beyazlıklarının arasındaki siyahların kullanımı zaten serinin en iyi parçası olabilir. 


Notum: 8.7


Uzun zamandır bu kadar fazla kaliteli sayıyı arka arkaya konuşmadığımdan bazı yerlerde ne diyeceğimi bilemedim. O yüzden bazı yerlerde tekrara düştüysem kusura bakmayın. Gelecek Moon Knight yazısı için yine bir sürü sayı birikmesini beklemeyeceğim ve biraz daha yakın sürede konuşmaya çalışacağım. Aynı zamanda seri korkulanın aksine gelecek sayı ile bitmeyecek ve devam edecek. Bilmiyorum belki geri dönüşlerden sonra editörler devam etmesini istemiştir. Her şekilde güzel haber. O zaman kapanışı daha da uzatmadan sonraki yazılarda görüşmek üzere diyeyim.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.