The Gray Man ve League Of Super-Pets İnceleme | Meh?
Yazın büyük bir kısmını artık geride bıraktık ve rahatlıkla söyleyebilirim ki filmler için bu yaz baya zayıf geçti. Önümüzde hala çıkmamış bir iki merak ettiğim film var ama şimdiye kadar çıkan her şey ya beklenti altında olup ortalama kaldı ya da direkt olarak kötü geldi. Beklenmedik bir şekilde Top Gun: Maverick yazın ve senenin en büyük filmlerinden biri oldu. Bu ortalama yaz ayında da yakın zamanda izlemiş olduğumuz ve hakkında da diyecek şeyimin az olduğu iki film hakkında konuşmak istedim. Biri Netflix'in şimdiden spin-off ve ikinci film duyurusu verdiği en pahalı filmi The Gray Man ve diğeri de DC'nin bu seneki Dwayne Johnson içeren ilk filmi League Of Super-Pets. Bu meh gözüyle baktığım filmlere gelin biraz daha yakından bakalım.
The Gray Man
Russo kardeşler tarafından yönetilen The Gray Man, 200 milyon dolara yakın bütçesi ile Netflix'in en pahalı filmi. Ryan Gosling tarafından oynanan 6 numaralı ajanımız bir olay sırasında çalıştığı yer hakkında tehlikeli bir bilgi ele geçirir ve kaçmaya başlar. Çalıştığı yer ise Chris Evans'ın karakterini gönderir ve güçlü bir kovalamaca başlar. Ha bu arada filmde Ana De Armas da bulunuyor. Karakterlerin isimlerine dönüp bakmak için uğraşmayacağım bile.
Ana olayı açıklarken neredeyse hiç emek harcamadığımı fark etmişsinizdir çünkü film de harcamıyor. En klişe hikaye parçalarına sahip olan bir aksiyon filmi ama neredeyse her şeyi yanlış yapıyor. Sanki Russo kardeşler ajan filmlerinde olması gereken en klişe olayları sıralayıp alışveriş listesi haline getirmiş. Film boyunca burada tik attılar diyorsunuz. Şimdi klişe şeyleri kaliteli yapıp kaliteli bir film yapabilirsiniz ama bu film onu da yapamıyor. Film aksiyon dışı olayların ilgi çekici olması gerektiğini veya karakterlerin iyi yazılması gerektiğini unutuyor. Hikaye resmen bir sonraki aksiyon alanına gitmemiz için yaşanan olayları içeriyor. Karakterler de inanılmaz düz. Ryan "Aynı Ben" Gosling muhtemelen unutulacak bir iş sunuyor. Ana de Armas belki daha iyi olabilirdi ama o kadar boş kullanılmış ki akılda kalmıyor. Düşmanı oynayan Chris Evans ise hiç de fena değil. Eğlenceli diyaloglara sahip olmasının yanında oyuncunun çok eğlenerek sette olduğuna eminim.
Hikayeden aksiyonu konuşmaya geçerken köprü olarak Winter Soldier filmini konuşmak istiyorum. Yönetmenlerin isimlerini duyurdukları belki de ilk büyük projeleri. MCU'nun hala en sevilen filmlerinden birisi olmakla beraber gayet kaliteli bir aksiyon/ajan filmi. Bu filmden de acaba aynı seviyede bir iş çıkar mı diye beklentiye girmiştim çünkü skala olarak baya benzer hissettiriyordu. Filmi izlerken hissettim diyemeyeceğim çünkü adamlar direkt kendi filmlerini kopyalamış. Sadece hikaye ve karakterler hakkında da demiyorum. Evet çoğu ana olay noktaları ve karakter tiplemeleri aynı ama çekilişi de neredeyse aynı. Yemin edebilirim ki bu filmde gördüğüm bazı anlar kameranın bulunduğu yerden figüranların hareketine kadar Winter Soldier ve Civil War'dan kopyala yapıştır idi. Bunun sebebi senaristlerin ve stuntcının aynı olması olabilir ama çok belli oluyor ya.
Gelelim aksiyona...Bu bir aksiyon filmi, Russolar yönetiyor, Extraction filminin yönetmeni aksiyonu planlıyor, ne yanlış gidebilir ki? Bilmem belki de aksiyon sahnelerinin çoğunda karakterlerin yüzünü göremememiz ve etrafın çok sisli olması olabilir. Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme, filmin yarısından sonra aksiyon güzelleşmeye başlıyor ve gerçekten havalı anlara gelebiliyoruz ki o kısımları gerçekten beğendim ama oraya kadar olan aksiyonlar çok amatör hissettiriyor. Aksiyonların sıkıcı olmasının yanında bir ara kafamı yemeye başlıyordum çünkü ne zaman bir aksiyon başlasa ya havai fişek dumanı, ya sis bombası ya da hava tüpü patlıyor. Düzgünce karakterlerin tiplerini görememeye başlıyoruz ve bunun en büyük dezavantajı hissettirmemek oluyor. Vuruşların çarpıcılığı ya da karakterlerin tepkileri size ulaşamayıp sınıfta kalıyor. Yine de dediğim gibi yarısından sonra film aklını başına alıp güzel bir aksiyon sunmayı başarıyor.
Başta da dediğim gibi bu Netlix'in en pahalı filmi...ama hiç de öyle hissettirmiyor. Filmde uçaktan atlamalı bir aksiyon sahnesi var ki inanılmaz kötü ve yapmacık bir cgi'ya sahip. Aynı bir önceki aksiyon paragrafında dediğim gibi hissiyatsız kalıyor. Paranın nereye gittiği ise baya belli. İlk olarak bir sürü mekan değişimi var ve muhtemelen büyük bir para oraya gitti. Keşke Civil War'daki gibi büyük harflerle yeri söyleme işini yapmasalardı dedim çünkü bu filmde bir yerden sonra komik ardındansa yorucu oluyor. Bir sonraki para yiyici ise drone görüntüleri. Filmin bazı yerlerinde inanılmaz gereksiz drone görüntüleri geliyor ve öyle sabit anlar değil. Drone baya hızlı giderek tuhaf ve yapmacık hissettiren manevralar yapıyor. Bir iki kez gerçekten havalı kullanılmış ama onun dışında çok komik. Saçma drone görüntüleri yerine Black Panther filminin bazı sahnelerinde kullanılan ve gayet havalı bulduğum ip sistemleri ile kamera kontrolünü kullanmaları daha mantıklı olurdu. En azından go pro takılmış bir güvercin bakış açısından izliyormuşuz gibi hissettirmezdi.
Bu film hakkında gerçekten istediğimden daha fazla konuştum. Eğlenceli anlara ve güzel aksiyona sahip mi? Evet ve bazen tek ihtiyacınız olan budur. Başarılı karakterlerle yaratıcı ve heyecan verici bir hikaye bulunduruyor mu peki? Hayır. Bu yazıyı yazdıktan bir hafta sonra film aklımdan gidecek mi? Yine evet. İsterseniz izlersiniz ama bu filmin daha iyi bir halini yönetmenler daha önceden yaptı ve ismi Winter Soldier olan küçük bir film, belki duymuş olabilirsiniz. Neyse en iyisi bir sonraki yapıma geçelim.
Notum: 4.7
League Of Super-Pets
DC'nin sinemaya çıkmış animasyonlarından gayet mutlu olduğumu söylemem lazım. Lego Batman Movie en sevdiğim Batman filmlerinden biri olmakla beraber direkt olarak çok güzel bir DC işi. Teen Titans Go to the Movies ise zevk aldığım ve beklentimin üzerinde çıkan eğlenceli bir işti. Super Pets'i izlediğimde ise biraz tuhaf oldum. Birisinin neden çok seveceğini anlayabiliyorum ama ben bu filmden az önce bahsettiğim işler kadar zevk alamadım. Belki de bunun ana sebebi seslendirme kadrosu olabilir. Filmin en çekici yanı orijinal seslendirme kadrosunun baya komik ve tanıdık yüzlerden oluşması. Bundan dolayı dublajlı izlemek belki de alabileceğim eğlence potansiyelini azaltmış olabilir.
Justice League'in yenildiği ve artık süper güçlü hayvanların sahneye çıkması gerektiği filmde gerçekten sevdiğim parçalar oldu. Öncelikle ana Justice League'i baya beğendim. Bazılarının tasarımı tuhafıma gitse de her karakter görmek istediğim şekilde yazılmış. Batman'in inanılmaz dramatik ciddiyetiyle animasyonlarda dalga geçilmesi de her zaman sevdiğim bir şeydir. Karakterlerin ekranda bulunduğu sürelerin beklentimin üstünde çıkması sevindirdi çünkü Superman karakterini uzun zamandır bir işte düzgün göremediğimizden biraz güzel yazılmış Superman'e açtım. Bunun yanında biraz daha çizgi roman okurlarına yönelik göndermeleri çok sevdim. Çocuk dolu bir salonda sadece benim anlayıp sesli güldüğüm çizgi roman göndermeleri tatlıydı ve zevkimi arttırdı.
Gelelim filmin ana olayına ki o da hayvanlar. Bu konuda biraz daha karışığım. Krypto karakterini ve hikaye sırasında yaşadığı olayları gerçekten sevmekle beraber kaplumbağa ve sincap karakteri hoşuma gitti. Ace'i ise bazı anlarda çok beğenirken bazen de karakter dışı buldum. Bu film için yaratılmış domuz karakterine ise hiç ısınamadım. Sevdiğim anları olsa da en az umursadığımdı ve bazı kişilik özellikleri biraz daha öne çıkartılarak çok daha güzel bir iş çıkabilirdi. Hikaye de aynı şekilde güzel anlara da sevmediğim anlara da sahip ama bu çocuklara yönelik olduğundan çok da deşmeyeceğim ve kısaca servis edilebilir diyeceğim.
Belki bir tık spoiler olabilir ama filmin istediğim haline ancak sonda ulaşabilmesi biraz üzdü. Sona geldiğimizde ve film yavaşça biterken gerçekten heyecanlanmaya başladım ve ardından credits akınca istediğime doyamadım. Yine de olası bir devam filmi gelirse sadece bu sonun yarattığı sevinçten dolayı daha büyük bir heyecanla gideceğim. Ayrıca söylemem lazım filmde iki tane yazılardan sonra sahne var ve ikincisi baya iyi.
Super-Pets gayet eğlenceliydi. Dediğim gibi diğer animasyonlar kadar sevmedim ama yüksek anları da vardı. Muhtemelen çocuklarınız baya eğlenecek ve animasyon seviyorsanız siz de zevk alabilirsiniz. Yine de orijinal diliyle izlemek istiyorsanız beklemekten bir şey kaybetmezsiniz. Umalım da ağustos filmler için daha iyi bir ay olur.
Hiç yorum yok: