Doomsday Clock #6 İnceleme

İki ayda bir çıkan Doomsday Clock serisi yeni bir sayısıyla geri döndü. Bu sayıda yine ana hikayeden uzaklaşıyoruz ve karakterlerimiz Marionette ve Mime'a odaklanıyoruz. Ne kadar iki ayda bir çıkan bir serinin bu kadar yavaş ilerlemesine üzülsem de kaliteli sayılar çıkarılmaya devam ediyor.

Sayıda iki hikaye bulunmakta. İlki Marionette ve Mime'ın geçmişi. Normalde çocukların bulunduğu hikayeleri sevmem çünkü 45 yaşındaki Geoff Johns gibi birisinin yazdıkları hikayelerde kullanılan çocukları çok yapay bulurum ama bu sayıda iyi buldum. Tabi bunun olmasını en çok sağlayan kişi daha sonra değineceğim çizer. Ana karakterlerin çocuklukları cidden çok iyi. Hikayeleri dışında ilişkilerinin de nasıl geliştiğini okuyoruz. Ortaya kabadayı gibi klişe olaylar atılsa da bunların hepsi karakterleri geliştirmek için. Yeni Rorschach'ın hikayesinden daha iyi buldum. Ne kadar hikayeyi sevsem de karakterleri anlamamız dışında hikayeye pek bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Ben zaten karakterleri sevmiştim önceden. Şimdi daha çok sevdim tabi.


Geoff Johns'u anlayabiliyorum. İnsanların akıllarında yer edecek büyük bir hikaye yapmaya çalışıyor ama bu hikayeyi kısa kısa ilerleterek ve iki ayda bir çıkartarak bunu başaramaz. Mesela bu sayı Marionette ve Mime'ın geçmişini görmek yerine önceki sayının sonunda gördüğümüz Rorschach'ın bulduğu fenerin hikayesinin devam etmesini isterdim veya Oz.'un hikayesinin devamını ama anlıyorum Johns, sadece hikayenin değil ama karakterlerin de aklımızda kalmasını istiyorsun.

İkinci hikaye önceki sayının sonunda Batman ile olan olayın devamı. Joker tarafından yakalanan Batman, Marionette ve Mime ile kötülerin buluştuğu bir toplantıya gidiyor. Burada Superman teorisi ile ilgili enterasan olaylar konuşuluyor ama en ilgimi çeken şey Joker'di. Bu hikayede karakterin ileride gelecek Three Jokers hikayesi için önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu sayıda az da olsa Comedian'ı yine görüyoruz. Hala karakterin serideki önemini bilmiyoruz ve muhtemelen ileride bunun için de bir sayı göreceğiz.


Ne kadar etrafta en yavaş ilerleyen serilerden biri olsa da en iyi çizimlerden birine sahip Doomsday Clock. Vahşet ve duygular muhteşem yansıtılmış. Çocukların bazı anlardaki ifadelerini çok doğal ve güzel yansıtmış. Sanki hikayeye yeni bir katman eklemiş. Sayıda yanlış adımlar olsa da çizim seriyi ikonik yapıyor.

Sayı beklentimi tatmin etmese de kaliteli bir hikaye sunuyor. Eğer sabrınız varsa seriyi cilt olarak takip etmenizi öneririm ama eğer "Ben iki ay bekleyebilirim ne de olsa arada cüzdanım rahatlar." diyorsanız benim gibi böyle devam edebilisiniz. Onun dışında sonraki sayıyı merak ediyorum ve umarım doldurma bir hikaye olmaz. Sonraki yazılarda görüşmek üzere, hoşça kalın.

Notum: 8.0

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.