Godzilla Tarihi #1- Gojira'nın Doğuşu


Godzilla muhtemelen günümüzün eğlence kültürünün en büyük isimlerinden biridir. Sayısız filmi olan ve bu büyük canavar (Kaiju) akımını yayan Godzilla'yı çoğunuz duymuştur. Bu yazı serisinde karakterin ve filmlerin köküne, arkaplanlarına, içinde verdiği mesajlara değineceğiz. Bu yazıları yazarken ayrıca bir Godzilla maratonuna da başlamış olacağım. En iyi başlanabilecek yerse tabii ki ilk film. Daha sonraki yazılarda daha fazla filmi bir arada ele alacağım ama bunun ilk yazı olması dolayısıyla bu sefer daha çok Godzilla fikrini, yapıldığı dönemi ve ilk filmin aslında bir canavar filminden daha fazlası olduğunu anlatacağım.

Godzilla sevgim benim çok küçükken izlediğim filmlerle başladı ve oradan devam etti. Hep aklımdaysa savaş sahneleri kaldı. Dürüst olmak gerekirse bir çoğunuz gibi ben de bu filmlere içindeki savaş ve yıkım için gidenlerdendim ama ilk filmi izlerken ardındansa araştırırken bu filmlerin odağının baştan beri savaş olmadığını ama bir mesaj olduğunu anladım. Godzilla aslında nükleer yıkımın ve insanların yarattığı vahşetin vücut bulmuş hali.


Yıl 1954, 2.Dünya Savaşı biteli biraz olsa da Dünya'da hala etkileri sürmeye devam ediyor. Hele ki Japonya'da. Nagasaki ve Hiroshima gibi Japonya'yanın şehirlerine büyük zarar vermiş bombalardan dolayı halk hala yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor. Filmlerde bu konuların kullanılma sansürü yeni yeni kalkmış durumda ve bu konularla ilgili filmler çıkmaya başlıyor. O sırada Tomoyuki Tanaka adlı Toho şirketi için çalışan bir yapımcı bir gün denizin üzerinden uçarken aklına bir fikir geliyor. Bu denizin derinliklerinden bir canavar kalksa ne olurdu? İşte bu fikir her şeyi değiştirdi. Bu projeyi stüdyoya sunan Tanaka onayı almasıyla birlikte işe koyuldu. Tabii bu filmi yaparken Tanaka bir korku filmi hedefliyordu. Nükleer enerji ve insan doğa çatışmasını anlatan bir film hazırlanırken bir olay daha çıktı. O yıl Lucky Dragon No.5 isimli bir balıkçı teknesi o zamanlarda yapılan nükleer testlere maruz kalmıştı ve tekne görevlilerinin zehirlenmesi hatta aralarından birinin ölmesi ile halkta bir korku başlamıştı. İnsanlar ton balığı başta olmak üzere yemek kaynaklarının güvenilirliğini sorgulamaya başlamıştı ve bazı balıkçı tekneleri karantinaya alınmıştı. Yani baştan beri Godzilla'nın yaratılışında olan fikir korkuydu. Karakter bu olayların bir metaforu olmak için yaratılmıştı. Tanaka ise bu filmin ortasındaki mesajı belirtmişti;

İnsanoğlu bombayı yaratmıştı ve şimdi doğa insanoğlundan intikam almaya gelecek. 


Bu filmin ilk işi tabii ki bugün bildiğimiz karakterin tasarımını yapmaktı. Japonca ismi Gojira adını goril olan gorira ve balina olan kujira'dan alıyor. İlk yapılan tasarımlar kocaman bir ahtapot ve kafası mantara veya bir atom bombası patlamasına benzeyen bir gorildi. En sonda ise bir sürü tasarımın ardından bugün bildiğimiz dinozor ve ejderha görünümlü hali aldı. Filmin yönetmeni Ishiro Honda olarak seçildi. Kendisi daha çok drama ve savaş görüntüleri çekmiş birisi olarak işi kendi eline aldı ve sonuçta Gojira yaratıldı. Gojira bize bu nükleer enerinin kullanımının korkunç sonuçlarını gösteriyordu. Ağzından nükleer saldırı atan kocaman bir kertenkeleden bahsetmiyoruz tabii buradaki mevzu oluşan yıkımlar ve ölüm. Buradan sonra biraz daha filmin içinden bahsedeceğim ama anlayacağınız Godzilla tamemen yenilikçi bir film oldu ve önüne kocaman bir yol açtı. 

Filmde insan ilişkileri gibi olaylar var ama filmin ana vurgusu Godzilla'nın getirdiği yıkımda. Godzilla atom bombasının vücut bulmuş hali. Geliyor, her yeri yıkıyor, havaya uçuruyor ve arkasında parçalanmış evlerle zehirlenip ölmüş insanlar bırakıyor. Filmin beni en çok etkileyen sahnelerinden biri doktorun yıkımdan kurtulmuş bir kızda radyasyon kontrolü yapıp sonra yanındaki yardımcısına umutsuz bir ifade yapmasıydı. Atom bombasının etkilerini güçlü bir şekilde veren bir yapımdı Gojira.


Filmde ayrıca bahsetmek istediğim iki karakter var. İlki Kyohei Yamane ve kendisi bir fosil bilimci. Bu canavarları bizim yarattığımızı ilk dile getiren kişi ve herkes "O zaman biz de onu öldürürüz" derken tek karşı duran kişi. Godzilla üzerinde daha fazla araştırma yapılabileceğini ve bilim için yeni bir çağ açabileceğini düşünüyor. Öldürmenin ilk çözüm olmaması gerektiğini savunuyor ama öldürmenin ve savaşmanın en büyük çözüm olduğu bir çağda nasıl buna karşı koyulabilir ki? Filmin sonunda Godzilla öldürülünce diyor ki "Biz bu yaptıklarımızı sürdürürsek inanıyorum ki daha fazla Godzilla olacak" yani daha fazla yıkım ve ölüm gelecek. Diğer bahsetmek istediğim bir karakterse günümüzün Godzilla filmlerinde de gördüğümüz Dr. Serizawa. Serizawa bir bilim adamı ve filmde oksijen parçalayıcı adlı bir cihaz, bir bomba yaratıyor. Bu Godzilla'yı yenmek için kullanılabilir ama Serizawa insanlığın böyle bir cihaza elini sürmemesi gerektiğini söylüyor. Oksijen parçalayıcının muhteşem şeyler için kullanılabileceğini ama ayrıca çok tehlikeli bir silah olabileceğini söylüyor ki devletin hangisi için kullanmak istediğini biliyoruz. En sonda artık oksijen parçalıyıcıyı Godzilla'yı durdurmak için kullanmayı kabul etmiş Serizawa bu bombayı kullanırken kendini öldürüyor çünkü yarattığı şeyin nasıl kullanıldığının acısıyla yaşamak istemiyor. İnsanlığın atom bombasını kötü amaçla kullanılmasıyla gelen Godzilla yine kötü amaçla kullanılan bir cihazla ölüyor. Filmin bir tehditi durdurulsa da asıl kötülük yok edilmiyor. Devlet hala dersini çıkarmadı, Godzilla'nın insanoğlu tarafından yaratıldığını bilse de. Nükleer yaratılmış bir şeye nükleerle karşılık veriyorlar ve Yamane ile Serizawa dışında kimse asıl suçlarından haberdar olmuyor.


Gojira çok başarılı bir film oluyor ve bu karakterin ismi hızla dilden dile yayılmaya başlıyor. Filmi o zamanlar Chinatown sinemasında izleyen Edmund Goldman filmin uluslararası haklarını 25,000 dolara satın aldı ve bir Amerikan stüdyosuna sattı. Film Amerika'da "Godzilla: King of the Monsters!" ismi ile girdi ve baya bir şeyi değiştirilmişti. İzlemediğim bu versiyonda kültür farklılığı daha az fark edilebilir hale gelmişti ve tüm nükleer karşıtı diyaloglarla sahneler çıkartılmıştı veya değiştirilmişti. Yani yaklaşık %60'ı. Ayrıca film İngilizce dublajlanmıştı ve Amerika'lı izleyiciler filmde kendi kahramanlarını görebilmesi için tamamen yeni Raymond Burr adlı Amerikan bir karakter eklenmişti. Yani film hayli değiştirilmiş ve sansürlenmişti. Bilmiyorum ama belki de filmin diğer düşmanlarından biri Amerika'dır. Ne de olsa onları daha çok göreceğiz.

Bu serideki ilk yazımızın sonuna geldik. İlk filmi biraz analiz etmekle beraber arkasında yatan temayı, tarihi ve ilginç olayları önünüze serdik. Bir sonraki parçada daha çok filmden bahsetmekle beraber yaklaşık 20 yıl süren bir periyot olan Showa serisinden bahsedeceğiz. Ayrıca bu film, seri ve arkaplan hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak isterseniz aşağıdaki kullandığım kaynaklara bakabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.