Oscar Ayı #4 CODA | Tatlışlık


 Oscar Ayı Yazı Serisi Nedir?


Üç yıldır sizler için hazırladığımız, artık sitemizin klasikleşen unsurlarından olan Oscar yazı serileri, bu sene Oscar Ayı ismiyle sizlerle buluşacak. Mart ayı içerisinde sitenin inanılmaz büyük bir kısmı Oscarlar ile ilgili kimi zaman liste, kimi zaman analiz kimi zaman ise tahmin yazılarıyla dolup taşacak! Özellikle spesifik olarak filmlerle ilgili yazılarımızda aday olduğu kategoriler üzerinden bizce hak edip etmediğinden tutun, hangi özelliklerin bu filmlerin aday olmasını sağladığına, filmlerdeki detaylardan tutun, ödülü kazanmalarını sağlayacak olan artılara veya kaybetmesine sebep olacak olan eksilerine değineceğiz. Her yazının sonunda da aday olduğu ödülü bize göre kazanma yüzdesini sizlerle paylaşacağız. Ana sayfamızdaki etkinlikler kısmından istediğiniz senenin Oscar içeriklerine ulaşabilirsiniz. 


CODA sanırsam bu sene Oscar yapımları arasında izlediğim en tatlış film. Aynı zamanda alma ihtimali az olan bir film. Oscar filmleri üç saate dayanırken ve karanlık olaylar ele alırken CODA bu filmler arasında çok zarif bir şekilde sızıp parlamayı başarıyor benim gözümde. 1 saat 51 dakikalık süresi içinde size akıp geçen ve kalp ısıtan bir hikaye sunuyor. Ne kadar düşünmesem de bu filmin en iyi filmi alacağını baya güçlü şekilde düşünenler var ve ne kadar almasını istesem de geçen yıllardan dolayı bu düşünceye giremiyorum. Bunun sebebi ise Sian Heder'in yönettiği bu film en iyi filme aday olsa da ne kurguya ne de yönetmenliğe aday ki genellikle en iyi film adayları o tarafa da aday oluyor. Peki bu filmi insanlara sevdiren ne, gelin bakalım.



CODA, veya açılımı ile Child of Deaf Adults, adı üstünde tüm ailesi sağır olan ama kendisi olmayan genç bir kızı anlatıyor. Ailesi balıkçılık ile geçinirken onlara yardım etmekle beraber bir yandan da okul ve gençlik hayatını ilerletmeye çalışmaktadır. Rudy, müziğe karşı olan sevgisi ve bu yöndeki geleceğine yönelmek isterken ailesine karşı sorumlulukları arasında sıkışır.


Bu filmi benim için farklı kalan şey altında yatan hikayenin basit olması. Klasik bir genç kızın hayalleri ve gerçek hayatı arasında kalma hikayesi ama bu film çok başarılı bir şey yapıyor. Bize böyle klasik bir hikayede küçük bir detayı değiştirerek ne kadar yaratıcı bir iş çıkabileceğini gösteriyor. Aileyi sağır yaparak filmin ana olayı değişmese de bir bolca noktasını etkilemesi ve farklı olaylar çıkarması çok güzel. Bu minik farklılığın getirdiği etki filmi yaratıcı gösteriyor ve en sevdiğim noktası da bunun etrafında ilerliyor ve bence takdir edilesi. Küçük bir fark ile yaratıcı hale geliyor.



Ana olay tahmin edilebilir olsa da karakterlerin yan olayları ve genel olarak ironik detaylar filmi baya eğlenceli kılıyor. Sağır bir ailenin kızının bu kadar iyi şarkı söylemesi ve müziğe bağlı olması zaten ana olaylardan bir tanesi. Bu filmde çok küçük bir an var ki biraz sağırların yaptıkları işlerin ne kadar ses çıkarabileceğini bilmemesiyle alakalı. Kızları ise bu duruma karşılık müzik açıyor ama kulaklıkta dinliyor. Bu durum baya komik ve eğlenceli geldi. Bunun gibi birçok olay filmi akılda kalıcı yapıyor.


Filmin en öne çıkan faktörü aile. Filme ayrı bir renk katan ve çok sevdiğim öğretmen de iyi ama ana odak sağır ailede. Oyuncuların çok güzel bir kimyası var ve ne kadar işaret dili ile anlaşsalar da aralarındaki duyguyu çok iyi anlıyorsunuz ki çok güzel gösterilmiş. Oyunculuklar da bir o kadar güzel. Rossi ailesinin her üyesi güzel bir iş çıkarmış. Kimse yapmacık hissettirmiyor. Adaylıklarda baba rolündeki Troy Kotsur bulunuyor ve aday olduğu için sevinsem de alabilir mi emin değilim.


Bu filmi genel kitlenin bazı Oscar adaylarına oranla daha çok beğeneceğini düşünüyorum ve anlayabiliyorum. Konuştuğumuz ve konuşacağımız Oscar filmleri çoğunlukla ya karanlık olaylar ele alıyor ya da gereğinden fazla uzun sürüyor. Bu film ise tadında moral ve umut veren, üstüne kalbinizi ısıtan bir film. Almasını beklemesem de bu sebepten dolayı alırsa üzülmem.



Ne alır?


Bu kısmın çok uzun süreceğini düşünmüyorum çünkü film zaten 3 dalda aday. Senaryo olarak dediğim gibi çok da çılgın değil ve bundan dolayı biraz kaybediyor ama bunun üstüne Power of the Dog bu konuda baya güçlü bir rakip. Bunun dışında yardımcı aktörde aday ki orada Power of the Dog şansı yüksek iken Troy Kotsur da son zamanlarda hatırı sayılır sayıda ödül aldı. O kategori biraz ateşli olacak gibi. En iyi film ise başta da dediğim gibi aday azlığından dolayı biraz zor. Yine de bu yazının yazılma sürecinde ilginç bir olay oldu ve SAG ile PGA'da ödülü kaptı. SAG bu ödül yolunda önemli bir nokta iken PGA da baya büyük bir durum. Son 32 senede PGA'da en iyi filmi alan filmlerin 22 tanesi Oscar'da da en iyi filmi cepledi. Bu açıkçası oyunu baya değiştiren bir durum oldu. Oscar töreni yaklaşırken işler giderek değişmekle beraber biz de yazılarımıza son hızla devam edeceğiz.




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.