Oscar Ayı #5 West Side Story | İyi Deneme




Oscar Ayı Yazı Serisi Nedir?


Üç yıldır sizler için hazırladığımız, artık sitemizin klasikleşen unsurlarından olan Oscar yazı serileri, bu sene Oscar Ayı ismiyle sizlerle buluşacak. Mart ayı içerisinde sitenin inanılmaz büyük bir kısmı Oscarlar ile ilgili kimi zaman liste, kimi zaman analiz kimi zaman ise tahmin yazılarıyla dolup taşacak! Özellikle spesifik olarak filmlerle ilgili yazılarımızda aday olduğu kategoriler üzerinden bizce hak edip etmediğinden tutun, hangi özelliklerin bu filmlerin aday olmasını sağladığına, filmlerdeki detaylardan tutun, ödülü kazanmalarını sağlayacak olan artılara veya kaybetmesine sebep olacak olan eksilerine değineceğiz. Her yazının sonunda da aday olduğu ödülü bize göre kazanma yüzdesini sizlerle paylaşacağız. Ana sayfamızdaki etkinlikler kısmından istediğiniz senenin Oscar içeriklerine ulaşabilirsiniz. 

All my life, it's like I'm always just about to fall off the edge of the world's tallest building. I stopped falling the second I saw you.

Açıkçası üzülerek belirteceğim ki orijinal filmi izlemedim. Oscar dönemi yüzünden, özellikle bu sene normalden fazla aday açıklandığı için, yoğun bir film izleme dönemine girdik ve orijinal West Side Story'i izleme imkanı bulamadım. Bu yüzden yapılabilecek karşılaştırmalara, farklılıklara bu yazıda ulaşamayacağınızı en başta belirtmek istedim. Bu yazı tamamen geçtiğimiz sene çıkan Steven Spielberg'in filmi özelinde olacak. 

Spielberg şahsen ne olursa olsun her zaman en sevdiğim üç yönetmen sıralamasındaki yeri sabit olan bir yönetmen. Bana sinemayı sevdiren yönetmen diyebilirim onun için. Aslında bu biraz da babamdan kaynaklı, küçüklüğümden beri beraber Spielberg filmleri izleriz ve vizyona girenlere de beraber gitmeye özen gösteririz. Spielberg'in bu filmi babasına armağan etmesi de bu bahsettiğimi yazı adına özel kıldı aslında. Usta yönetmenin hayatı boyunca yaptığı tam 24 filmini izledim, filmografisinde eksiğim olan 4 filmi daha var, ve içlerinden sadece 4 tanesinden memnun değilim. Bu bence inanılmaz bir başarı ve istikrar. Haliyle benim için de hem filmleri ilk sevmeye başladığım yıllarda bana çok yardımcı olduğu için hem de nadiren pişman ettiği için en sevdiğim yönetmenler arasında. Kendisine olan sevgimi anlatmayı başarabildiysem, Oscar'a aday olmaya alışık olan bu ismin yeni filmine geçebiliriz. 




West Side Story aslında özünde artık klişe denebilecek bir hikayeye sahip. Kökeni Romeo ve Juliet'e dayanan bu hikaye, şehirde büyük kavgalara karışan, birbirine düşman iki ayrı çeteden bir kadınla bir erkeğin aşkını anlatıyor. Romeo ve Juliet'te de benzer konu aileler üzerinden işleniyordu zaten. Bu yüzden konu olarak pek özel bir şey beklemeye gerek yok, zaten çok eski ve klasikleşmiş bir filmin günümüze uyarlaması bu aslında. Yani pek çok sinema sever zaten bu filmin olay örgüsünden büyük sürprizler beklemiyor olsa gerek. Hazır konu buraya gelmişken aradan çıkaralım, Spielberg neden çekti o zaman bu filmi? Para basit cevap olur ama filmin creditinin de sonunda yazdığı gibi, filmi babasına adamış. Zaten bundan yıllar önce de bir röportajında kariyerinin bir noktasında müzikal film yönetmeyi çok istediğini söylemişti. Muhtemelen babasının da çok sevdiği bir müzikali günümüze tekrar uyarlamayı uygun gördü ki bence yeni nesile de bu hikayeyi tanıtmak açısından mantıklı bir karar. Disney'in bile eski animasyonlarını yeni teknolojilerle tekrar çektiği düşünülünce, bırakalım Spielberg de uyarlasın istediğini. 

Konu basit dedik, aslında işleyiş de basit. Şahsen son yıllarda çıkan müzikaller bana biraz kendimi sorgulatıyor: Acaba ben müzikal sevmiyor muyum? Ama sonra bakıyorum sevdiğim bir sürü müzikal filmi var, çuvaldızı kendime batırmayı çok isterdim ama maalesef son yıllarda çıkan müzikaller beni kendi içine almayı başaramıyor. Bunun en kötü örneğini yine geçtiğimiz sene çıkan ve daldan dala aday olan Tick Tick Boom!'da yaşadım ki benim için felaket bir filmdi. Onu gömmenin sırası değil belki de ama film beni hiç içine alamadı ve cıvık, zevzek, anlatmak istediği olaya odaklanmayan rahatsız edici iki saate döndü benim seyir deneyimim. 

West Side Story neyse ki bu seviyede değildi. Filmde çok hoşuma giden şarkılar ve sahneler mevcut ama yine de tam olarak tatmin ettiğini söylemem. Çünkü işleyişi bence olması gerekenden daha zayıf. Karakterlerin hissiyatları güzel yansıtılıyor; danslar, şarkılar, oyunculuklar vs. ama ben o duyguları bazı yerlerde hiç hissedemedim. İçime işleyemedi film o duyguları. Bunun bence en büyük sebebi tanınan süre. Evet, filmin süresi zaten oldukça uzun ama bu süre doğru yerlere iyi dağıtılmadı diye düşünüyorum. Mesela filmdeki ana unsur olan aşkın ortaya çıkışına daha uzun süre tanınmalı ve iki karakterin tüm dünyayı karşısına alışı daha iyi işlenmeliydi. Ne yazık ki böyle olmadığı için bana filmin özellikle ikinci yarısında bazı karakter motivasyonları ve duyguları hiç geçmedi. Bir müzikalde hal böyle olunca da yer yer müzikler insana çok saçma geliyor. O duyguya giremedikten sonra zevk almak zorlaşıyor. Tick Tick Boom! beni o duyguya hiç sokamadığı için bütün film boyunca bu zevki hiç tadamamıştım ancak West Side Story en azından, özellikle filmin başlarında bana bu zevki verdi ancak sonlara doğru karakterlerin duygu oluşumuna az zaman tanındığı için bu performansı sonuna kadar götürememiş oldu.




Spielberg bence filme kendinden pek çok şey katmayı başarmış. Bir kere onun o artık yıllardır ustaca yapmayı başardığı kendine özgü long-takelerden filmde yeteri kadar var. Özellikle bazı dans sahnelerinde Spielberg'in bu meziyeti filme çok olumlu yansımış, kaliteyi arttırmış. Bunun dışında filmde çok başarılı kadrajlar da mevcut ki bu kadar kalabalık sahneler barındıran bir film için bunları başarmak aslında o kadar da kolay değil. İki çetenin yaptığı dans düellosu özellikle beni çok etkiledi, bu kadar kalabalık bir sahnede her oyuncuya doğru açılardan yer vermek ustaca bir iş. Sevmediğim müzikallerin ortak özelliği olan müzik klibi gibi gözükme sorunu da yok bu filmde. Ek olarak geçmiş dönem filmlerinde, özellikle sinematografisi zayıf olanlarda stüdyo göze çok batar ve izleyicinin atmosfere girişini zorlaştırır ancak bu filmde böyle bir sorun da yok. Bunların hepsi birer artı benim gözümde. Görünüş olarak hiçbir sorun yaşamadığımı ve oldukça beğendiğimi söyleyebilirim kısacası. 

Aklımda kalan bir iki müzik var ve bu film için müziklerin akılda kalıcılığı açısından yeterli seviyede diye düşünüyorum. Müzikleri sevdim diyebilirim. Tabii ki hepsini beğenmiş değilim ancak zaten böyle bir beklenti de olmamalı. Danslar da oldukça hareketli ve eğlenceliydi, koreografileriyse tatmin edici. Yukarda da dediğim gibi bu kadar kalabalık bir ekiple böyle bir iş çıkarmak büyük başarı. Bir müzikal gurmesi olmasam da şahsen filmde bu konularda bir sıkıntı yaşamadım. Tek derdim senaryoyla. Senaryo filmde karakterlerin motivasyonlarını yansıtmayı başaramıyor. Özellikle bazı anlarda belli karakterler hayati kararlar veriyor ancak bunların bir kısmının sebebi çok basit kalıyor, kararların kaynaklarını senaryo izleyicilere sunmayı başaramıyor. Tabii ki bunu açık açık sunmasına gerek yok, sunmaması gerekir zaten. Ancak yine de bu senaryoda tutarsızlıklar olacağı anlamına gelemez. Mesela karakterlerden birinin en yakın olduklarından biri ölünce o karakterin bundan sonra aldığı kararların buna göre yazılması gerekir. Oysa filmde özellikle ikinci kısımda buna benzer olaylarda bence büyük karakter tutarsızlıkları mevcut ki bu da filmin değerini gözümde ciddi bir şekilde düşürüyor. Yine de yiğidi öldür hakkını yeme, senaryoda çetenin ufak rollere sahip üyelerinin motivasyonları ve nasıl böyle insanlara dönüştükleri filme çok güzel yedirilerek anlatılmış. O yönüyle hoşuma gittiğini itiraf etmem gerek.



Kazanır Mı?

Film baya bir dalda aday oldu aslında. Ki bunların büyük bir bölümü de önemli dallar. Yazıda ufak ufak olumlu olarak değindim ama bir daha açıkça belirteyim: Filmin prodüksiyonu ve kostüm tasarımları oldukça başarılıydı. Ancak ikisinde de ödülü alabileceğini sanmıyorum. Kostüm tarafında Cruella güçlü bir rakip ve favori denebilir ama Dune da aradan pis pis sırıtmıyor değil. İkisinin de kostüm tarafındaki başarıları zaten West Side Story'den çok daha üstün. Yine de dediğim gibi West Side Story bu alanda oldukça başarılı, sadece diğerleri kadar değil. Prodüksiyonda ise bence şansı kostümden daha fazla, ama yine oldukça düşük çünkü orada da güçlü rakipleri var :(. Hem Dune hem Nightmare Alley bu alanda West Side Story'e göre daha üstün, muhtemelen ikisinden biri ödüle kavuşacak. Filmin ciddi aday olduğu dallardan biri yardımcı kadın oyuncu. Ariana DeBose açıkçası iyi bir performans ortaya koymuş. Diğer adaylardan henüz izlemediklerim olmasına rağmen ödülü alsa şaşırmam diyebilirim, genel kanı da bu yönde zaten. Power of the Dog cephesinde Kristen Dunst biraz şüphelendiriyor ancak ikili arasındaki kıyasıya yarışın bence galibi Ariana hanım olur. İkisinin de ilk Oscar adaylığı olduğunu belirtmekte fayda var. Sevgili Spielberg en iyi yönetmene aday olmayı başardı ancak onun da kazanması oldukça güç maalesef, Power of the Dog'dan Jane Campion'ın ödülü alacağı kesin gibi gözüküyor. Kazansa sevinirdim ama boşuna umut etmeye gerek yok, Campion hak etti zaten. En iyi sinematografiye bence filmin aday olması bile yeterli, kazanacak seviyede bir başarısı yok. Dediğim gibi dönem filmi olduğu için sırıtmaması açısından sinematografisi başarılı ancak bundan öteye gider yanı yok, kazanamaz. Sesi de Dune alır çok uzatmaya gerek yok. Geriye bir tek adaylığı kaldı filmin, en iyi film. Ve... evet. Onu da kazanamaz. En iyi filme aday olmayı hak etmediğini düşünmüyorum ama kazanmayı hak etmediği kesin bence. Çok daha güçlü adaylar var ki zaten West Side Story'e şans verenler olduğunu da sanmıyorum. 





West Side Story sevdiğim bir film ama bayıldığım bir film değil. Çok daha iyi olabilecekken birkaç eksikle ucundan döndüğünü dönüşüyorum. Müzikal severlere tavsiye ederim ama müzikal sevmeyen ancak sevmeye çalışanlara pek önerebileceğim bir film değil, onlar biraz daha garanti filmlere baksınlar. Oscar törenine bir haftadan az kaldı ve bu hafta sitemiz tamamen Oscar yazılarına boğulacak.


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.