God Of War İncelemesi


God Of War'ı elimden asla düşürmek istemediğim bir kitaba benzetiyorum. Giriş, gelişme ve sonuca ait sayfaları art arda çevirdiğim ve nasıl bu kadar etkileyici şekilde kurgulanıp hayata geçirildiğini düşündüğüm bir kitaba. Olağan dışı yazma, seslendirme ve tasarım performansına sahip oyun, bu parçaların birbirinin önüne geçecek şekilde değil de birbirini destekleyecek şekilde yerine yerleştirilmesiyle bizlere çok az sayıda oyunun yaşatabileceği mükemmel deneyimi sunuyor. Geniş dünyasından, akıcı hikayesine ve derin karakter tasarımından, doğru anlarda başlayan müziğine kadar barındırdığı her şeyiyle God Of War oynayan herkes için duygu yüklü ve eşsiz bir yolculuk.

God Of War, Yunan mitolojisi kimliğini geride bırakarak, farklı bir bakış açısıyla yeniden tasarlanan Kratos ve ilk kez tanıştığımız oğlu Atreus ile İskandinav mitolojisinde yeni bir hikayeye doğru yol alıyor. Hikayeleri ise bırakın bir insanın, Kratos gibi bir tanrının bile zor atlatabileceği bir olay olan Atreus'un annesinin ölümüyle başlıyor. Daha ilk andan işlemeye başlayan hikayeye dalan ikili, ortak noktaları olan bu kadının son isteğini yerine getirmek için yola çıkıyor. Kratos'un vahşi geçmişini saklayarak Atreus'la arasına duvar örmesi sonucu Atreus'un annesine daha bağlı olduğu ve babasıyla arasının birer yabancı gibi olduğu ise hemen anlaşılıyor. Kratos'un, Atreus'a seslenme biçimi ve onunla sadece ihtiyacı olduğunda iletişime geçmesi, içten içe ona karşı duyduğu hayal kırıklığını fazlasıyla hissettiriyor. Ancak ikilinin olaylar geliştikçe duygusal anlamda değişimi God Of War'ın en etkileyici noktası.  Oyunların tarihinden bu yana aile ilişkileri daima ele alınmıştır ama ben God Of War'daki baba-oğul ilişkisinden ve dinamiğinden daha iyisini hatırlayamıyorum.


Atreus uzun zamandır görmeyi istediğim bir yardımcı. Çoğu oyunda ana karakterin yanında maceraya ortak olan karakter bir yük haline gelirken burada durum tam tersi. Oldukça zeki ve yetenekli olan Atreus, yaptığı çeviriler ve tuttuğu notlarla en iyi bilgi kaynağı rolünde. Ayrıca attığı oklarla düşmanlara karşı en büyük yardımcınız.Yetenek ağacını sonuna kadar geliştirip, ona iyi bir zırh verdikten sonra neden Kratos'un oğlu olduğu anlaşılıyor.

Tabii bir de önceki God Of War oyunlarının aksine onları bu zorlu görevlerinde destekleyen yan kahramanlar var. Onlara yan kahramanlar diyorum çünkü her biri hikayede yeri doldurulamaz roller oynuyor. Demirci cüce kardeşler Brok ve Sindri, silah ve zırh konularında yardımcı oldukları kadar da bilgililer. Verdikleri ufak bilgi parçaları hem yoldaki engeller hem de hikaye bütünlüğü açısından çok büyük önem taşıyor. Bununla birlikte çok sinir bozucu bir özelliklerini belirtmeden geçemeyeceğim. O da  ulaşmak için saatler harcadığınız alanlara siz yeni varırken onların oraya sizden önce ulaşıp sanki çok kolaymış gibi size merhaba demesi. Gelelim oyunun asıl yıldızına; Mimir. Dokuz diyarın en zeki varlığı olan Mimir hikayeye dahil olduğu andan itibaren oyun başka bir havaya bürünüyor. Anlatacak bolca hikayesi bulunmasıyla Kratos ve Atreus arasındaki garip sessiz anları daha iyi bir hale getiriyor. Anlattığı ilginç öyküleri dikkatle dinlediğim Mimir'in faydalı bir diğer özelliği de dövüşler sırasında düşmanlardan gelen saldırıları uyararak haber vermesi. Bu sayede dövüş sırasında birkaç kez ölümümü engelleyen Mimir, hatta bir durumda kendisine sesli teşekkür etmemi bile sağladı.

Genel anlamda hikaye aslında tek başına büyük bir görev. Bunun basitliği ise oldukça iyi işliyor. Görevdeki duygusal yük de birbirinden farklı iki karakteri değişmeye ve birlikte çalışmaya zorluyor. Bunlara harika karakterler, İskandinav mitolojisinin merak uyandırıcı öyküleri ve içi görülecek bir sürü şeyle dolu olan bir dünya eklenince ortaya mükemmel bir formül çıkartmış. Eşinin son isteğini yerine getirmek üzere baba oğlun diyardan diyara yaptıkları yolculuk da oldukça tehlikeli engellerle dolu ama zorlayıcı olduğu kadar da anlamlı.


Bütün bu olayların geçtiği yer olan İskandinav mitolojisinin dokuz diyarı ise hoş karşılanan bir yenilik. Mitolojiyi oluşturan dokuz diyarın hepsi keşfe açık olmasa da açık olanların kendine has özellikleri, tasarımları ve düşman yapılarındaki değişiklikler her birini birbirinden zorlu ve eşsiz kılmış. Hikaye görevleri bizi diyardan diyara sürüklese de oyunun çoğunluğu Dünya olarak adlandırabileceğimiz Midgard'da geçiyor. Midgard'ın içi ise görülebilecek birçok alanla dolu. Özellikle yan görev mantığının seriye getirilmesi ve bulunabilecek hazineler gibi ekstra içeriklerin olması hikayeye ara vermek isteyen veya hikayeden sonra oyuna doyamayanlar için fazladan birkaç saat daha oynanış anlamına geliyor. Görevler için yolculuk yapıyor da olsam hikayeden sapıp diyarları keşfe de çıksam God Of War'ın geniş ve göz alıcı dünyasında yolculuk yapmak asla sıkıcı bir hal almıyor. 

God Of War uzun zamandır bir oyunda gördüğüm en tatmin edici oynanışa sahip desem yeridir. Kratos ve Atreus'un yetenek ağaçlarındaki hareketlerden oluşturacağınız dövüş stilini her bir düşmanın üzerinde deneme isteği oyunun sonlarına doğru bile azalmıyor. Aslında burada söyleyebileceğim şey düşman öldürmenin daima yeni yollarını bulmak sadece yaratıcılığınızla sınırlı. Burada Kratos'un baltası Leviathan'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Thor'un çekici Mjölnir'e benzeyen Leviathan, Kratos'un onu her fırlattığında bir tuşa basılarak geri çağrılabiliyor ve bu baltayı geri çağırmak, ister ilk ister son sefer olsun, her defasında aynı etkileyici hissi bırakıyor. Vahşiliğiyle tanıdığımız Kratos'un düşman öldürme animasyonları da fazlasıyla akılda kalıcı. Düşmanlarını enine ve boyuna yarma, çenelerini koparma, yerden yere vurma, ortadan ikiye kesme ve kafalarını ayağıyla patlatma(kişisel favorim) gibi sayamadığım birçok bitirici hareketin oyunun içinde olması her düşmanla karşılaşmayı iple çekilen bir bekleyiş haline getiriyor. Nişan alma mekaniği ve Atreus'un ok yeteneklerini kullanmak ise her dövüşün ve bulmacanın olmazsa olmazı. Oyunda bolca bulunan eserleri toplamak, sandıkları açmak ve gizli odaları bulmanın ana yolu önümüze sunulan birtakım bulmacaları çözmekten geçiyor. Bazıları biraz daha kolay olsa da her bir bulmaca hızlı balta atışları ve düşünme gerektiriyor. Bu yüzden bu bulmacalar birer yük olmaktansa başarıyla tamamlandığında oyuncunun zekasını ödüllendiren birer yan görev haline geliyor.

Bunlara ek olarak kaçınma manevraları da muhakkak kullanılması gereken hareketlerden. Kratos dövüşlerde genelde avantajlı olan taraf olsa da düşman kalabalıkları veya güç seviyeleri yüzünden önceki oyunlara kıyasla ölme ihtimali daha yüksek. Düşman zekası ve güç seviyesi arttıkça sıkça zor durumda kalmamak adına savunmaya çekilip düşman saldırılarından kaçınmak yapılacak en akıllıca hareket olacaktır. "Boss fight" olarak adlandırabileceğimiz trol ve element kadimleri ise ne yazık ki zorlayıcı değiller. Hareket kabiliyetlerinin kısıtlı olmasının yanı sıra yapay zekaları da ufak da olsa beklentilerimin altında kaldı. Öte yandan valkürler bu açığı fazlasıyla kapatıyor. Hızlı, çevik ve hangi seviyede olursanız olun sizi birkaç darbede yere yıkabilecek saldırılarıyla defalarca ölümünüze sebep olacaklarına hiç şüphem yok. Valkür karşılaşmaları isteğe bağlı da olsa bence hikaye onları yenmeden asla tamamlanmış sayılmaz. Kısaca birkaç hareket ve tuş kombinasyonu başta detaylı görünse de zamanla otomatik bir hal alıyor ve ortaya oyuncuyla oyun arasında bir ahenk çıkıyor.


Grafikler gerçekten ekrana bakıp vay be dedirtecek düzeyde. Özellikle oyunu Playstation 4 Pro'da ve 4K televizyonda oynayacak olursanız gözleriniz bayram edecektir. Karakterler ve çevreyi oluşturan görsel detay seviyesi oldukça fazla. Buna rağmen görüntü üzerinde yapılan cilalama ve rötuş iyi yapılmış. Kratos'un sakallarından karda bıraktığı ayak izine kadar her şey defalarca durup detaylı incelemenizi sağlayacak kadar göz alıcı. Buna da en  büyük katkı "motion capture" tekniğiyle yakalanan görüntüler olduğu açıkça ortada. Arada yaşadığım görsel hatalara da, ne kadar az da olsalar, değinmek istiyorum. Bazı durumlarda görüntü bozulmasının yanı sıra karakter animasyonlarındaki takılmalardan kaynaklanan aksaklıklara rastladım. Oyunun 30fps yerine 60fps olarak çalışması da oynanışı daha akıcı hale getirebilirmiş ancak bu performans sorunları yaratabileceğinden oyunu bozmamak adına ödenmesi gereken bir bedel. Son olarak oyunun yapım aşamasında oyunun tek bir kamera çekimi şeklinde olması için geliştiricilerin başının etini yiyen Cory Barlog bir teşekkürü hak ediyor. Oyuna kattığı havanın dışında en etkileyici sahnelerde sanki Kratos ve Atreus'un yanındaymışsınız gibi hissetmek tarif edilemez.

Ses ve müzik açılarında hiç de azımsanmayacak bir performans sergilenmiş. Oyunun seslendirmesinin Türkçe olmamasını başta fazlasıyla eleştirsem de Kratos'un yeni ses aktörü Christopher Judge'ı duyduktan sonra iyi ki böyle bir şey yapılmamış diyorum. Terrence C. Carson'ın ardından Kratos'un sesini devralan Judge, tonlama ve duygu konusunda başarılı olmuş ve seslendirmenin herhangi bir dilde aynı başarı seviyesine ulaşması mümkün değil. Bununla birlikte her bir seslendirme sanatçısını tebrik etmek lazım. İkili diyaloglar oldukça duygu yüklü ve çarpıcı. Oyunun müziklerini besteleyen Bear McCreary ise serinin önceki oyunlarını dikkate alarak oyunun hikayesi gibi yeni bir yöne doğru ilerlemiş. Doğru anlarda devreye giren müzik parçaları her bir karşılaşmayı ve konuşmayı sıkıcılıktan uzak kılmayı sağlamış.


Bence God Of War çıktığı ilk anda zamansız bir klasik oldu. Eminim ki oyun koleksiyonunda bu oyuna sahip herkes bu macerayı tekrar tekrar yaşamak isteyecektir. Son güncellemesiyle oyuna eklenen "Yeni Oyun+" modunun oyunculara sahip oldukları teçhizat ve geliştirmelerle oyunu daha zorlayıcı şekilde baştan oynama fırsatını vermesi ve oyunun sunduğu fazla içerik de bunu destekleyecektir.

God Of War bunca yıl bekleyenlerini hayal kırıklığına uğratmayarak hikaye, oynanış, grafik ve ses alanlarında herkesin muhakkak deneyimlemesi gereken bir oyun haline geliyor. Hatta bu alanlarda çıtayı diğer oyunlar için de oldukça yukarı çıkartıyor. Yeni bir kimlikle farklı bir yöne doğru ilerleyen oyun, zaten başarılı olan bir seriye farklı bir bakış açısı kazandırarak başarısını bir sonraki seviyeye taşıyor.

Pozitifler

+Baba-oğul dinamiği
+Olağanüstü yazı,ses ve tasarım performansı
+Yeni dövüş mekaniği
+Geniş ve göz alıcı diyarlar
+Akılda kalıcı yan karakterler
+Hikaye dışında yapacak bolca şeyin olması

SKOR: 10

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.