Kafamda Deli Sorular: Alien'ın Çılgın Sahnesi Nasıl Çekildi?

 




Belki de bu seriyi şu an ilk defa görüyorsunuz. Hatta bazılarınız belki de yazıyı gördüğünde 'Aa, yeni yazı serisi başlamış!' diye düşünmüş bile olabilir, tabii ki bu sizin değil bizim kusurumuz. Çünkü sitemizin en eski yazı serilerinden biri olmasına rağmen son iki yılda bu harika seriyi çok boşladık, ancak hiçbir şey için geç değil diyerek bir önceki yazımızdan tam üç sene sonra yeni bir Kafamda Deli Sorular yazısı ile karşınızdayız. Üstelik bu yazıda sinema tarihinin en sevdiğim sahnelerinden birinin yapılışını anlatacağım için de oldukça heyecanlıyım. İzlemeyenler varsa (Onlara da hemen gidip efsane serinin ilk filmini izlemelerini öneririz.) sahne Ridley Scott'ın 1970 yapımı kült bilim kurgu filmi Alien'a ait.

Sahneyi izleyenler için de kısaca hatırlatmak gerekirse: Sıradan bir yemek masası gibi başlayan sahnede karakterlerimizden biri ağır sancıdan kıvranmaya başlayınca masaya yatırırlar ve en sonunda karakterimizin karnından yavru Chestbuster çıkar ve özellikle o yıllardaki şartlar altında çekilen en etkileyici, korkunç ve hala sinema okullarında ders niteliğinde anlatılan sahne ortaya çıkmış olur. Peki ama bu sahneyi bu kadar özel kılan şey neydi? Bu fikir ortaya nasıl çıktı? O yıllarda bu kadar gelişmiş bir sahne çekmeyi nasıl başardılar? 


Öncelikle kısaca Alien filminde çalışan insanların niteliklerinden bahsetmek istiyorum. Filmin yönetmeni Ridley Scott sektöre reklam yönetmenliğinden giren ve bu alanda yüzlerce iş yapmış bir isim. Reklam filmi yönetmenliği sırasında da mekan tasarımları, nesneleri ekrana en etkileyici şekilde yansıtmak ve izleyiciyi atmosfere sokmak konusunda kendisini çok fazla geliştirmiş bir isim. Bu hünerlerini de henüz genç bir yönetmen olsa bile Alien filminin yapımında fazlasıyla kullanıyor. Alien'ın tasarımcısı ve aynı zamanda filmdeki yaratıkların mekaniğinin yapımından sorumlu olan usta sanatçı H.R Giger'ın tabii ki bu sahnedeki emeği büyük çünkü kendisi hem sahnedeki yaratığın tasarımcısı hem de karakterin karnını deşerek çıkma ve ardından hızla kaçma hareketlerinin ekrana yansımasını sağlayan mekaniklerin de yaratıcısı. Ridley Scott filmin yapım aşaması sırasında Giger ile çalışırken ondan ne tarz bir şey istediğini şu kelimelerle açıklıyor: "Hem korkunç hem de güzel olan eşsiz bir tarz...". Giger sadece bu sahnede değil, hatta sadece bu filmde de değil, bu film ve bu filmden sonra çıkan bütün Alien filmlerinde inanılmaz işler ortaya koyuyor. Bu yazıda da onun ismini anmadan bu sahneden bahsetmek olmazdı. Maalesef kendisi 2014 senesinde henüz 74 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.




Öyleyse sahneye geri dönelim ve sorularımıza cevap arayalım. Bu sahneyi özel kılan şey ne? Öncelikle sahne sıradan bir yemek masasıyla başlıyor dedik. Filmin genel moduna nazaran oldukça eğlenceli, keyifli bir şekilde başlıyor sahne. Hatta filmdeki pek çok sahnenin aksine, izleyenlerin empati kurabileceği bir sahne. Yemek masasında günlük sohbetler yapılıyor, karakterler arasında sevimli atışmalar yaşanıyor; kahkahalar, gülüşmeler... Sahnenin böyle başlaması etkiyi çok arttırıyor çünkü o sıcaklığı hissetmekle kalmayıp aynı zamanda kendinizden de izler bulabileceğiniz bir ortam sunuyor sizlere. Böylece hızlı bir şekilde aslında izleyenlerin kendini filmin içinde hissetmesi oldukça zor olan bir sahneye izleyicileri çekmiş oluyor film. 

Böylesine dehşet verici bir sahnenin hemen öncesinde izleyenleri sahnenin içine çekmek çok kritik ve film bunu başarıyor. Sonrasında yaşanan felaketin de etkisi artmış oluyor böylece. Ancak bu etkiyi sürdürmek için sadece samimi bir ortam oluşturup izleyenleri sahneye çekmek yeterli olmuyor tabii; sahnedeki dehşetin etkisini en üst düzeye çıkarmak için inandırıcılığı da en üst noktaya çıkarmak gerekiyor. Buna çözüm olarak da aslında Ridley Scott oldukça basit, ama fazlasıyla da etkili bir çözüm bulmuş: Oyunculara haber vermemek. Bu zekice olduğu kadar aynı zamanda çok cesur bir karar çünkü filmin bütçesi itibariyle bu sahneyi yalnızca bir kere çekme hakları var. Yani oyuncuların yaşayacağı şok yüzünden yaşanacak olası bir kaza, bütün sahnenin ve sahnede kullanılacak olan mekaniklerin çöpe gideceği anlamına geliyor! Yine de Ridley Scott alıyor bu riski. Aynı zamanda oyuncuların ifadelerini yakalamak çok kritik olduğu için bu sahneye özel olarak diğer sahnelerde kullandığından daha fazla kamera kullanmayı da ihmal etmiyor.






Çekim günü geliyor, diğer oyuncular gelmeden önce John Hurt hazırlanıyor ve diğerleri geldiği zaman onu masanın üstünde uzanmış, çekime hazır bir şekilde buluyorlar. Aslında John Hurt o sırada masada uzanmış durumda değil tabii, ama bundan kendisi dışında hiçbir oyuncunun haberi yok. Aslında Hurt'un uzandığı kısmın altında oldukça geniş bir delik var, Hurt ise o deliğe girmiş ve masanın altında oturur durumda. Kolları ve kafası ise dışarda duruyor, ancak boynunun altı kendisine ait olmayan bir maket. Oyuncuların birazdan yaşanacaklardan haberleri yok, ama fikirleri var. Sonuçta senaryoyu okudular ve şu cümlenin bulunduğu sahnenin çekileceğinin farkındalar: "Bu şey ortaya çıkar." Ancak hiçbiri masada uzanmış olan Hurt'un karnından gerçek anlamında 'bu şey'in ortaya çıkacağını ve herkesin üstünün kan ve organlarla kaplanacağını tahmin etmiyor olsa gerek. Organlar dedim, çünkü prodüksiyon ekibi sahnenin hazırlığı için ciddi ciddi kasaba gidip organ almış. Sadece Ridley Scott ve Giger deli değil, bütün ekip deli. 

Ancak işler her zaman planlandığı kadar iyi gitmez. İlk denemede Hurt acı içinde kıvranırken maketinden içinden yaratığın çıkması için mekanizmayı başlatırlar ancak göğsünden bir şey çıkmaya çalışıyor gibi gözükse de, bir türlü maketin üzerindeki tişört yırtılamadığı için beklenen ortaya çıkma durumu gerçekleşemez. Oyuncular maketin farkına vararak biraz daha rahatlarlar ve bu rahatlık sayesinde çekimlerin devamında makete daha fazla yaklaşırlar, çünkü maketin içinin sahte kan ama gerçek organlarla kaplı olduğunu bilmiyorlardır :). Bu hata oyuncuların daha fazla yaklaşmasına yol açar ve sonraki denemede mekanizma güçlü bir şekilde çalışır, tişörtü yırtmayı başarır. Sonuç olarak hiç beklemedikleri anda oyuncuların suratlarına organlar ve kanlar fışkırmaya başlar ve sinema tarihi, gördüğü en gerçekçi ve etkileyici sahnelerden birine kavuşmuş olur. Hatta öyle ki, sahnede oldukça tazyikli bir şekilde yüzüne kan sıçrayan aktris Victoria Cartwright plansız bir şekilde ayağı kayarak sert bir düşüş yaşar fakat Ridley Scott bu yere düşüşü filmde kullanacak kadar acımasız değildir. Eğlenceli bir kamera arkası görüntüsü olarak yer alır. Sözün özü oyuncular bu sahnede devasa bir performans göstererek dehşete düşmüş gibi gözükmeye çalışmıyorlar, gerçekten dehşete düşüyorlar. 





Ridley Scott ve set ekibi sahnenin bu etkileyici sürprizinin izleyicilere daha önce hiç yaşamadıkları kadar sarsıcı bir şekilde yansıması için çok büyük uğraşlar veriyor. Mesela sahnenin yapımı için ekibin 6 galon dolusu kan kullandığı söyleniyor. Hatta o kadar fazla kan kullanılmış ki prodüksiyonun tavanına kadar fazlasıyla kan sıçramış ve bu kanlar damla damla aşağı düşerek sahnenin gerçekçiliğini bozduğu için kurgu sırasında baya bir uğraşmışlar bu kısımları kesmeye. Sanırım bütün bunlar sorularımızı cevaplamaya yetiyor. Oyunculukların bu kadar gerçekçi olduğu sahnede inanılmaz bir özen var ve bütün karşılığını almış gibi gözüküyor. Ancak geriye bir sorumuz daha kaldı: Bu fikir nerden çıktı? 

Filmin senaristi Dan O'Bannon senaryoyu hazırladığı günlerde yemek işiyle uğraşmamak için çoğu öğünü fast food yiyerek geçiriyormuş. E haliyle o kadar çok fast food yedikten sonra midesi feci bir şekilde rahatsızlanmış. Gecenin bir vakti ağrısı çok dayanılmaz olduğu için hastaneye kaldırılmasıyla sonuçlanmış bu durum. Yazar olayı yaşadıktan sonra gelmiş aklına bu sahnenin fikri. Yaşadığı ağrı onda karnından bir yaratığın delip geçme hissini uyandırmış ve bunu filme eklemeye karar vermiş. 

Yalnızca iki dakika süren bir sahne için bütün bunlara değer miydi? Filmi deneyimlemeden önce sorsanız çok şüpheli yaklaşırdım, ama izledikten sonra fazlasıyla değdiğini söyleyebilirim. Üstelik bunu söyleyen ben filmi çıktıktan 40 sene sonra izlemiş biriyken, filmi çıktığı dönemde izleyenlerin neler hissettiklerini hayal bile edemiyorum. Ridley Scott tarihi bir yönetmen, Giger ise tarihi bir tasarımcı ve bu prodüksiyonda yer alan herkes de bu sahnedeki emekleri sayesinde tarihe geçti. Aranızda bütün bu uğraşları abartılı bulanlar olabilir. Abartılı mı bilmem ama kesinlikle delice. Ve ne derler bilirsiniz: "Tarih sadece delileri yazar." 


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.